İnşirâhnâmeSevdirip aşkını gel demeseydin Pervâneler gibi uçamazdım yâr Göğüm bir tomurcuk gül demeseydin Bülbül gibi serden geçemezdim yâr Secdende hileye yol vermeseydin Çileyi tövbeyle bir görmeseydin Gözümün önünde hiç durmasaydın Gönül dünyasına göçemezdim yâr Musa Tur-i Sina gibi dağılsa Vahşi bir ayetle hükme eğilse Mecnun çölde yakamoza boğulsa Vuslat şerbetini içemezdim yâr Rüzgârın önüne toz duvar örer Hasret bir adımla vuslata erer Onlar ki ölmeden Cennete girer Yoksa cehennemden kaçamazdım yâr Dünyevî’yim isyân etmem boşuna Dua vermem musallanın taşına Kurban etmeseydin sabır kuşuna Anka gibi kanat açamazdım yâr |
Dedim
Gönlü kırık, virane, arıyordu teselli.
Kendi özünden yana, bal olan Lokman hani?
Dediler
Eyyüb ki derdi ağır, can evine asılmış
Ekşitmemiş yüzünü, o sabır sende hani?
Dedim
Hayat çekilmesi zor, elem bahrinden dilli
Umuda muhtaç ele, dal olan Lokman hani?
Dediler
Yunus'a tufan o hut, darağacı kesilmiş,
Geceye dalgaya sed, o onur sende hani?
Dedim
Basireti kapanmış, âti nereden belli?
Kaf dağının ardına, sal olan Lokman hani?
Dediler
Osman, bir kul, halife; celladına verilmiş,
Hükme rıza olacak, o şükür sende hani?
Dedim
Sevgiliyi yitirmiş, harap sevda gönüllü.
Bülbüllerin nazdarı, gül olan Lokman hani?
Dediler
Mecnun ki Leyla'dan, istiğnası görülmüş.
Gölgeye vermez kıymet, o karar sende hani?
Dedim
Başı hedefdi taşa, isteniyordu halli
Sineyi gülşen eyler, kul olan Lokman hani?
Dediler
Hallaç davası bir hiç, anlaşılmaz sanılmış
Geçmemiş kararından o mahir sende hani?
Dedim
Bir can idi sermaye, terk ediyor temelli
Kalmaz cihanda yerim, al olan Lokman hani?
Dediler
Tüm latife cihazın, mirasıyla seçilmiş
Var sen yüzün mizanda güldürür sende hani?