hasret sokağı
Şu toz duman altında mavi bir yanım,
kara bir yanım,kırmızı bir yanım Seyrelir damarımda ki kanım Baktıkça hep gülüyor gözüken fotoğrafım Bırakıp gel hadi nerede olduğunu bilmediğim yerden gel hadi atla bir trene gel en erken saate al biletini gözyaşımı akıttığım yoldan ayağımı vura vura yürüdüğüm yoldan beni bırakıp gittiğin yoldan gel artık Geçen gün masamda çakmağını buldum sigarayı her çektiğinde akıttığın gözyaşını buldum O küçücük çakmak ağlatır mı insanı? ağlattı işte kul yapımı Sana sarı gül aldım hatırlıyor musun? sen onu suya koymadın Sarı gülü severim ama solgun olsun dedin neden dedim? Çünkü suya hasretini söylüyor dedin hasretini hala saklıyorum sarı gülü kuruyana kadar suya hasretini söyledi Gel artık nerede olduğunu bilmediğim yerden hiç beklemediğim bir saatte bir anda kapı çalınır sen zannederim ama değilsindir işte kendimi avuturum Bana hediye ettiğin kalemle yazmadım hala sen yazmadım hasret yazmadım yazamadım kendimi avuttum Hani köşebaşında parkta otururduk çacukları seyrederdik Oraya her gittiğimde çocukların gözlerine bakarım Gözlerim seni arar hep sarı solgun bir gül ile, yaprağı kaldırımdaki suya düşmüş sarı solgun bir gül ile seni arar gözlerim kendimi avuturum Rüzgarda savrulup giden kuru yaprak gibi nereden eserse rüzgar oraya gidiyorum Akşama doğru kızıllığın bürüdüğü hasret sokağından gidiyorum eve sabahtan yaktığım mum erimiş oluyor ve bir tane daha yakıyorum En sevdiğin renk oluşuyor odada hasret rengi Gel artık nerede olduğunu bilmediğim yerden Elleri sarı solgun gül kokan sigarayı her çektiğinde gözyaşını akıtan sevdiğim Hasret rengiyle yanmasın şu mum Sarı solgun gül sensiz kurumasın Bir yanı bensiz diğer yanı susuz sevdiğim. |