Merhaba İki Gözüm
Hayat,
ayak tabanlarını kesmiş bir bıçak yarasıyla Güneş kızgını, tuzlu kayalarda çıplak ayaklarla sekerek yürümek gibidir... Gece yarılarında uykusu ansızın parçalanan bir halk’ın dili mandallanıp, umutları susturulmuştu.. Sen, ’iki gözüm’... ’ateşler içinde uyanarak ağzını dayayıp musluğa’ söndürememiştin içindeki yangını Dökememiştin notalara türkülerini Gökyüzü kadar geniş ve maviydi düşlerin Boğazlamıştı birileri; şarkılarını,şiirlerini Oysa sen Uykusuz halkın acılarına, emekçilerin terine dönmemiştin sırtını.. Ve çıkıpta o gece, ilk kez dilini çözdüğünde Soysuzun biri, çatal-bıçaklarla kesmişti sözünü Sen usta, ’hoşçakalın iki gözüm’ desen de hoş değildin.. Bu halkı o soytarılardan daha çok sevdin. Türkülerinden,toprağından uzağa göçsen de Memleket hasreti vurduğunda yüreğine, mülteci oldun yaban mezarlarda, hasretin göğsünde.. Şimdi, milyonların yüreği seninle.. Yalan ve iftiralar kar etmedi Bir defa gitsen de, milyonlarca özleniyorsun.. Umutlu sabahlarda, hüzünlü akşamlarda Yağmurlu, yıldızlı gecelerde Belleğimizden silinmeyen sözlerinde Coşkulu meydanlarda şarkılarınla yaşıyorsun, ’iki gözüm’ Son dakika haberleri, alt yazı geçiyor; Soytarı demiş ki, ’Özür dilerim.. Kandırıldık..’ Ahh...işte böyle iki gözüm.. Hala dilimizdeki kesik, yüreğimizdeki yara Tabanlarımızdaki sızılarla Düşlerini ve türkülerini sırtlayıp, sekerek yürüyoruz mavzer menzillerinde.. Puştlara ve kaypaklara inat yıldızlarla çığırıyoruz türkülerini.. Hayat, dikenleri, taşları döşese de yollarımıza bir nehirdir, akar akar kavuşur Denizlere.. Hasan Karasahin Şiirin seslendirilmesinde emeğini ve sesini esirgemeyen dostum miNa’ya sonsuz teşekkürlerimle... |