EY ZÜMRÜT KANATLI VEFAŞiirin hikayesini görmek için tıklayın ŞİİRLERİN HİKÂYESİ;
Kanatlı Zümrüt-ü Anka Şiirlerinden; Haddi aşmadan birkaç cümle; Vefa emanete sahip çıkmaktır; Kutlu Nebi (S.A.V.)’in Veda Hutbesinde bizlere bıraktığı ve sıkı sıkı tembihlediği Kuran ve Sünnet Emanetine sahip çıktığımız asırlarda yüceldik, uzaklaştıkça, o Kutsal Emanetlerden zillete düştük; Vefa Vicdan Muhafızıdır, o olmayınca yalnızdır insan kalabalıklarda. Vefa Muhacire bir çift kanattır, yükselmeye merdivendir, o olmayınca göç yollarında vurulup düşmektir, yaralanmaktır ve taşın gediğine oturamamasıdır., İçinde yaşadığımız toplumda bireylerin kendilerini yalnız hissetmemesidir vefa, Vefa kuyuda bir imdattır Yusuf’a, o olmayınca yalnızdır Yusuflar kuyularda. Vefa kalplerden ihaneti kovmaktır. Vefa hepimiz birimiz, birimiz hepimiz için diyerek, benlikten bizliğe, bizlikten Vahdete Burak’tır. Vefa, güvenmektir, güvenilmektir. Vefa unutmamaktır unutulmamaktır. Ve Vefa taşın altına yüreğini koyarak, asırlar öncesinden asırlar sonrasına, Süleymaniye’nin minarelerinden İlahi Kelimetullah’ı dünyaya yaymaktır. Vefa sevmektir sevilmektir. Vefa manevi bir yatırımdır, o olmayınca şerri davettir insanlığa.
Ey Cennet Semalarına çekilen Zümrüt Kanatlım,
Niye kalplerimizi terk edip de sırra kadem bastın. Değil miydi vefa insanı ayakta tutan, birbirine bağlayan, Yaralara Lokman-i bir merhem, dara düşenlere kırılmaz bir kalkan, Değil miydi rüzgârda savrulanlara bir çift kanat Nur’u Rahmandan. Ey Cennet Semalarında süzülen Zümrüt-ü Anka’m, Kaç mevsim oldu yüreklerimizi terk edeli kim bilir kaç zaman. Olmadı kanayan yaralarımıza bir derman sen gideli beri, İyilikten yana yükselen surlarımız birer birer devrildi. İndi İnsanlık, kadim tahtından, değerler tarumar, Bozuldu asırlık gözelerden akan tertemiz sular, Sen yoktun bir yudum suya hasret kaldık, Sen yoktun kurudu hem dilimiz, hem damağımız. Nedendir bilmem, bilmem nedendir insanın insana ettiği zulüm, Hissettik Ey Vefa her daim yüreklerde yokluğun. Ey Vicdan muhafızı, bizler gittiğin yollarda nöbetlerdeyiz, Meleklerin eşliğinde döneceğin günü beklemekteyiz. Arılar gibi sema ederken Arş Alâ da Dualarımız, Gözyaşları içinde yalvarmada kalplerin Sahibine kalplerimiz; Ey İki Doğunun ve İki Batının Rabbi, Ey kimsesizlerin Kimsesi, Görünür ve görünmez tüm kapılarını açıp da yüreklerimize, Yürüt Ya Rab Rahmet gemilerini yalnız kalplerimize. Eyleme bizleri muhanneti vicdansızlara muhtaç, Kuyulara düşen Yusuflara, katından Sen eyle imdat, Gönder Ya Rab ıssız limanlarda kalan sahipsiz ve kimsesiz kullarına, Gönder Hızırla İlyaslarını, gönder bu taş kalpli caludi mevsimlere, Gönder Ya Rab Katından ellerinde sapan taşlarıyla Davudi yiğitlerini, İklimi kıştadır zaman zulüm çağında boğulurken insanlık Ey Kutlu Tohum hangi bilinmezlerde kök salmaktasın Payidarmışçasına yeryüzünde budaklanırken zulüm çağı Dalga dalga ötelerden gelsin artık Zülfikârın asrı. Bu taşa dönen, yüreksiz iklimlerde, dalga dalga yayılsın Nuri Muhammediye, Hem Davud’un, hem Sinan’ın eliyle, taş taş olup da artık otursun gediğine. Hayrettin KIZILOĞLU |