HOŞÇA KAL YALNIZLIĞIM
Tekmele ayağınla düşsün gönül sehpası
İfraz levhası sarar yerdeki son durağı Sancır yanlışlarımın yetimhane kapısı Arsız geçmişin izi mahcuz eder yüreği Elinde şekeriyle kışkırtırken günahlar Gün gelir on doğurtur sûrurun vicdanına Cerahat kırbaçlarken çığlık atan cenahlar Nasıl da ram olmuştu şeytanın cüzdanına Şimdi ayrılık vakti ey kadim yalnızlığım! İster bağış yap beni ister sat umutlara Bil ki kurtuluşumdur her adım yalnızlığım Sana ait değilim kavlim soylu mutlara Minberinde firari yaşamak değil hayat… ‘Bir acılı masal de’ soykırımı ruhumun Kırık aynalarında voltalarken ahımın ‘Al hüznümü ver’ dedim sevincimi ey dünya! İmamın beşiğine henüz düşmeden künye Ne zaman kalemime dokunacak olsam ben Girdin hep düşlerimin çekim kuvvetine sen Nöbetini bekleyen öksürüktün içimde Bir cami avlusuna yatıracak biçimde Omuzlarını silkip ‘banane ‘ deme sakın! Bir gün elbet tadacak ruh hava değişimi Görecek Rabb katında o boyun eğişimi Alenen ümitlerin son sözü sorulunca Sunum yapmaya dair rahleler kurulunca Pişman olup ağlarken gençliğin kayıp sesi Ölüm ile sevişmek anlarsın neyin nesi. Ayrıldığım o kayıp şehrin sokaklarında...!!! ASİYE ALEV AKBOĞA |
Genelde bol imge kullanılan şiirleri sevmem ama senin şiirini sevdim. Çünkü anlaşılıyor imgelerin, en azından okuyan kendince anlamlar yükleyebiliyor. Bazı vatandaşlar gibi kırçıllaşan pırpırelleyı devindirmiyorsun )))))
Şiirinin güne gelmesine de sevindim. Arkadaş drubumda olan dostların başarılarını görmek beni hep mutlu etmiştir.
Dedikten sonra gelelim eleştiriye:
Sevgili Çiçek bence Osmalıca keimeleri, hele de neredeyse unutulmuş olanları mümkün olduğu kadar kullanma. Mesela ben sanmıyorum ki bütün arkadaşlar '' Mahcuz'' kelimesinin anlamını bilsin ve yine sanmıyorum ki o kelimenin anlamını merak edip sözlüğe bakarak ( Ben gibi ) '' Hacz edilmiş '' anlamına geldiğini görsünler.
Sonuç: Can-ü gönülden kutluyorum.
Selam ve sevgilerimle.