İstanbul'da Mevsim Hep Sonbahar
Ve ben uzaktan çekerim iliklerime İstanbul’u
Kasıp kavurur boğazın o serinleten tutkusu Ben hep kavruk ben hep yangın yeri Mayalanır bakışlarım da Kızkulesi Karaköy sevdası kaplar öteki yakayı Ah İstanbul hayalin düştü mü aklıma Mevsim hep bahar Oysa ki kış delişmen bir y/ar bana Biz hiç seninle Pierre lottide bir bardak çay yanında sigara Demlenip bakışmadık Haliç’e Tutkulu sözler biriktirip şiir diye karalamadık Bakışımız mavileştikçe boğazda Kıyısız bir sabah ve vapur hareket ediyor Bilmiyorum hangi kıyıda bıraktım o kara gözlerini Bilmiyorum hangi semtte yürüyor yorgun yüreğin Şimdi öyle sanıyorum ki katran karası bir his çökmüş yürek, Efsunlu bir yar diliyor baktıkça İstanbul’a Ve İstanbul coşuyor mavi yeşil şarkıları Kim bilir hangi deniz sefasında Bir Orhan Veli şiiri besteleniyor içimde İstanbul’u dinliyorum gözlerim kapalı Zavallı gözlerim hiç uyanma bu derin uykudan İstanbul vurgunu gözlerinde tutulur, maviyle yeşile Şarkılara benzemez seyrettiğin hayal Bir hayalin yaşanır mı ilelebet gölgesinde İstanbul edalı güzel ben tutkunum senin bağrında İki yakası gümüş işli kemerle süslü salınan gelin edalı duruşuna Hayal bile olsa geziyorum adım adım sokaklarını El ele tutuşmuş iki sevdalı aşık misali Denizi seyrediyorum aşiyandan Eminönü geliyor aklıma Gülhane’ye uğruyor yolumuz güller dikiyoruz Gönül sarayımıza Ve sonra veda sirenleri çalıyor Soluyor güller laleler İstanbul’da mevsim ayrılık İstanbul’da mevsim hep sonbahar |