ÖĞRENDİK Kİ
Her dost bildiğimiz dost değildir
Asıl dost kara günde bellidir Biz kendimize gelmezsek Aldanışlarımız bizi kendimize getirir Bir rüzgâra tutunmazsak Fırtınalar savurur götürür İnandığımızı savunmazsak İnancımızı bize uzak sayarlar Alışkanlıklarımız bağrımızda kanadıkça Pişmanlıklarımız dağlar gibi yığılıyor Hissettiklerimizi söylemedikçe Kalp kapısı köreliyor Yalnızlığın ıstırabını çektikçe Sarhoşluğun tadına varıyoruz Terk edildikten sonra bir boşlukta Kendimize kızdıkça hep başkalarını affediyoruz Terki erken buldukça tükenip, kayboluyoruz Yoğurdu üfleyerek yedikçe her sütten sonra Dünyamız daha seçici olmaya başlıyor Her sigaradan sonra unutmak yemini ettikçe Uçan her dumanla omuzlarımıza konuyor sözcükler Yükümüz gittikçe artıyor Bitmeyecek gibi görünen yol daha da uzuyor Kalabalık şehirlere kaçtıkça Yalnızlığı daha çok topluyoruz yanımıza Bu yolda tek yürümek istesek bile Kader çizgimizi çizen başkası Cümle toprak yığıldıkça üstümüze Neye yarar imamın yedi tahtası Her işin sonunda bir ihtimal varsa İpin ucu elimizde olsa ne yazar Yüreğinde pamuktan saray olsa ne çare Bedeni içine girilemeyen kemiklerle örülüyse Kalem nereye kadar duygusuzdur dersiniz Eğer yıllarca en acıklı duyguları yazıp çizdiyse… 11.04.2011 |