nakarat kısmında ağlar insanuğuldayarak doluyorsun içinden içime rüzgar gibi bahçeye dönüyor ağzımda zülkarneynin mührü doğuya ve batıya esiyorum iki satır imanla hoyratça seviyorum kimi seversem seddin ardına mühürlüyorum ne varsa acıdan yana ben de ürperiyorum sevgilim haklıymışsın ürperiyor insan Allah’ı anınca ve yine haklısın bir garip oluyor insan sevgili ile Allah’ı aynı mısraya gömdüğünde kim her nerde yaşıyorsa ve nerede ölüyorsa savaştan ve barıştan söz etmek varken mesela belki de aşktan filistinden arakan’dan ya da zenci bir mide sancısına dokunarak usulca magazin bir duyarlılıkla.. yaşamak demiştin ya yaşamak sevgili cennetul adni andırmıştı yaşamak değişin utanmıştın ama oturmaya kevserin başına saçlarına dokunmaya utanmıştın arakan’a rağmen kahkaha atarken dünya utanmıştın ağlamaya konformist masalarda.. hatırlıyorum çiçek desenli bir şeyden söz etmiştin her yaşama duyarlı ama her ölüme ayarlı şallardan düşerken bir militan gibi slogan atarak öfkelerin kınsız durduğu şehirler gibi cephede kazanıp masada kaybettiğimiz kirli bir sözcük gibi dökülmüştü dilimize şarapnel kokan alnımızdan.. mümkündür sen de sevmeyebilirsin bazı şeyleri asfalt kokusunu egsoz dumanını sırtı kamburlu yalanları yanık köylerden söz etmemi sevmeyebilirisn elbette arabesk müziğini ve yanık insan eti kokusunu uzak durabilirisin Allah’tan ve masivadan beğenmeyip çamurunu ademin harç karabilirisn yıkıntılarına kıvrılarak akabilirsin kendi içine kaçıp dışarıda üşüyen rüzgarlardan bak aklıma geldi yine ağlamak muhtemelen sevgilim demek istiyorum birine sen bir çocuksun evet buna amenna benim çocukluğuma omuz atup duran ne etsen durmam artık mısra mısra dağılırım bir beethoven intihara durur bir kaan inceden ölür eğilir üstüme hicazlı şarkılar bu kadar çok söz etmişken acıdan asalet katmanın vaktidir dudaklarımıza gülümsemeyi en çok yalnızlığından öğreniyor insan.. |