" beni kus "Anlam idrakine soyunduğu vakit şüpheler Sen, inciterek unutulursun İsmin lazım değil Siyah beyaz bir fotoğrafta göründü silüetin en son Buruşuk bir zarfa söveceksin biliyorum Biliyorum, adressiz mektuplara kızacaksın sen Ve malulen düşeceksin bu gönülden Gözlerimde kirli bir yağmur dinleniyor şimdi Bulut dokunsa ağlayacakmış gibi Ben, susuyorum sana Ben, ötekileşen yüzümle gülümsüyorum sana Acı bir tebessüm sonrası Kağıt hadi yaz diyor Kalemim mahmuzsuz bir küheylan gibi kan bulaştırıyor rüzgara Penceremin önünden geçmesen olmaz mı ? Arasına hüzün sürülmüş keyifler tattırmasan Kanadını düşüren bir güvercin görüyor musun baktığında gökyüzüne ? Bir kefen kadar beyaz Çıplak ayaklarında ateşler sönen şiirler gibi acıyorum ben Gelmeden, kanayan yüreğime gül işlemeli bir mendil bas ! Çölde ki bir avuç su bile benden daha ıslak Ve teneşirde bekleyen bir tabut bile benden daha kalabalık kimsesiz bir bakış aldım gözlerimden yalnız ve mağrur gecenin sabaha döndüğü vakit ve güneş doğmaya yüz tutmuşken tekmeledim ışığı sönmemişti yıldızlar daha düştüğü karanlıkta iki büklüm uyuyan o çocuktum ben Beni kus ! Bu sarhoş sevdanın akabinde Suya sabuna dokunmadan temizle alnına çalınan yazgımı Kelebekler kondurmam siyah saçlarına Saçlarım, un çuvalına batmış gibiyken Ödüllendirmem gözlerini gelişimle Anası bir daha ömer diye oğlancık doğurmaz asla Artık, şairin gitme vaktidir Çünkü, şiir kuma sevmez... uytun .......... |