CAN ERZİNCAN
CAN ERZİNCAN
Gönül kalk gidelim sılaya artık, Gurbetin kahrından bıkasım gelir. Kaç yıldır hanemin kapısı örtük, Canımı dişime takasım gelir. Munzur eksik etmez başından karı, Türlü nimet sunar Fırat kenarı. Ovada yetişir ayvası narı, Sılayı bağrıma sokasım gelir. Şimdi eteklerde nevruz zamanı, Kara tren salar durur dumanı. Ölesiye özledim can ERZİNCAN’ı, Keşiş dağlarından bakasım gelir. Ergana göz attım gece yarısı, Bir tablo misali altın sarısı. Ben kavuştum dost başına darısı Zalim gurbet eli yıkasım gelir Çağlayanda ruhum kuş gibi oldu, Sakal tutan engebeli bir yoldu. Özlemle bakarken gözlerim doldu, Gözümün yaşını dökesim gelir. Terzi baba ile ummana daldım, Davut Sulariden icazet aldım. Aşık daimiyi özleyip geldim, Hasretten ciğerim sökesim gelir. Üzümlünün ilaç gibi üzümü, Çayırlıda hatırladım özümü. Göllerde dindirdim yürek sızımı Adına türküler yakasım gelir Tarihler yazıyor otluk belini, Sanma gurbet unutturur yolunu. Emsali bulunmaz şeddi gölünü, Bir anıt olarak dikesim gelir. Refahiye balı ile anılır, Işkının iyisi orda yenilir. Dumanlıdan neşe ile dönülür, Rotamı Gülen’e bükesim gelir Yanar hasretinden yiğitin bağrı, Yolumu döndürdüm eğine doğru. Bu cennet diyarı gördüm ya gayri, Yol üstünde halay çekesim gelir. Kemah kalesini gezdim dolaştım, Yokuşlar tırmanıp bellerden aştım. Savaş gediğinden iliç’e geçtim, Kuruçaydan Köy’e çıkasım gelir. Zeki Ateş Hasretiyle yandığım Uğruna gurbetten geri döndüğüm Bir onur tablosu gibi sunduğum Cennet vatanıma akasım gelir. M.Zeki Ateş |