Bahar-ı Gülrû
Bak güneş vurdu yine leylime
Mahzun bi gemi yanaşır Usul usul gönlüme .. Canpârem, Pârendem, Gül kokulu sızım Vuslatı andırıyor bu bahar Seni andırıyor. Yine yapmur yağdı bugün, yine yaprakların benzi sarardı . Bak yine heryeri bir toprak kokusudur aldı . Sen koktun yine .. Gönlüme yine bir kordur tutuşturuldu . Bir selâ sesi geldi ötelerden Tamda, -seni mırıldanırken . Âh dedim Yâr âhh .. Ne kağıda ne dile gelir bu his . Sakın ölme benden önce ! Sakın ölme ! Candamarım ömür sızım sakın ! Duymayayım adını bir selâ arifesinde . Bu gönül bu ömür sensiz neyler , Ne susar ne söyler ? . Aşkındı benim içtiğim su aldığım soluk Affet Yâr, Aşket ; -çok yâd eyledim seni bu mevsim .. Yine tuttu gönlümü ayazı Bilirsin işte dîl-i efganım depreşince kelâm dinlemez biçâre oluyorum .. Gecemin Nuru bilir misin ; Ben Sen’i cansuyum eylerken, seninle hiç vuslat perdesini Aralayamadım . Ben hiç çocuklarımızı düşünemedim - ve hiç kalabalık piknik hayalleri kurmadım Fikrimde Sen vardın Sonra Ben Ötesi Yok Bir sahilde dalga sesleri eşliğinde Bakışırdık öylece durup saatlerce Dinler dururduk günlerce gözlerimizin eşiğindeki Aşk yangınını . Öyle ya Ben buna öyle çok hasretim ki ! Konuşmasakta olur, gözlerimiz gönlümüz konuşsun bırak . Dem gelir yakardık ya kelimelerin kenarını Aşkını yüreğime nakşedene Seni ömrüme Yâr edene emanetsin toprak kokulum diye ... Ben o hallere tutuklu kaldım işte Bana senin sarhoşluğunla gelen Bu sonbahar gecelerine .. Şühedâ Ulupınar / Leylînur |