öte zamanlarda çay molasıaç avcunu şairim hamiyetimden yandım bu gün ankara kalesinde narımı bölüşelim dolu diyorsan günahlarımla içi bedel ver rüzgâr tanrısına doludizgin zemheriler üflesin ciğerlerime ah...nasıl geldin bu hallere belinda menekşelerin kırım zamanı sanki gözlerin baktıkça çıkamıyorum içinden bu renk bu kadar mı derin venedik akşamlarındaki şarkılara meftunsun belli kanal kanal,köprü köprü yüreğin kanalların taşmış atılmış köprülerin belki de,o kalpleri salça niyetine topuk uçlarında ezdiğinin bedeli kaç defa düştü bu kale bilinmez şimdi bir kere daha yıkılıyor o narin bedeninde anlamıyorum dilinden şulelerin çoktandır soluk roma meydanlarında yakılan fahişelerin çığlıklarıyla söyle seni tanıdım anladım her tarih öncesi çömleğin saraylarda yeri yok asalet sıvacı işi değil yüceliğinden dem vuruyor mimiklerin belli olmuyor mu coğrafyasından timurun cengizin yetmişini geçmişsin düzlüklerin perdeli bıraksam doru tayları besi damlarından kamışlar biçer po ovasından kanatlar örürüm diyorsun öyle mi dost bulmak dil bilmekten önemli kasım |
tebriklerr
dua ile