Hüzünler yağıyordu geceye
Karanlıktı gece, ay bile saklanmıştı
Ne bir ses, ne bir nefes Uykusuz duvar diplerimde Hüzünler yağıyordu sağanak, sağanak. Ve gece son hızla hüzünlere koşuyordu Eprimiş yıldızları tek tek toplayıp Kuyulara atmak istedim Geceye saldım tüm avazları Suskun hecelerde dile geldiler Göz kapaklarımda demir kapılar Yuttu sesleri birer birer Üşümesin diye kalplerimiz Yangınlar çıkardım yalandan Bir tek göz yaşına emanet ettim bulutları Söndürsün diye yangınları Mendilimde ağlama sesleri vardı Duvarlarda saklanmıştı o eski gölgeler Esrik bir ütopyaydı oysa dilimdeki Asırlar öncesinden gelen Mermere vuran her darbe gibi Yokluğa uzandı vakitler Zamanı zamana bırakmıştım Hüzün bile tavında dövülür dediler Devrik cümleler kurarken ben Yığınlarca hüsranları sakladım *** Ay çıktı birden saklandığı yerden Utandım Girmesin diye odama Gözlerimi kapadım Darağaçları kurdum biteviye öykülerimde Sonra tek tek kırdım kırmızı karanfillerle Sevinçler firar etti Bulutları özgür bırakırken Borç almıştım mutlulukları Günü geldi ödedim. Gece güne yenik düştü, *** Bahar kokusunu özledim… Şükran Okyay |