YETİM AŞKIKalbim acı içinde, sevmek kalbi delik gezinmekmiş. Gecesi kıtlık yaşayanın gündüzü çoraklaşır. Bıçak girer gülüşüme, alacakaranlık hüznüm. Ayrı kaldım senden, sessiz bir çığ indi kalbime. Üşüyorum sensizlikten yana sevgili. Ses düşmesi yaşadı Âşık, Geriye kalan sadece acı bir aşk… … Ben bir yetimim, yüzümün karası ekmek kokulu, Böl ve parçala lisanımı, bir Elif gibi doğruluğa koşuyorum. Yokluk mezarında ahını aldım sevginin, Ömrüm af dilemekle geçer, alnım ağır bir buğu. Anne diyemedim, baba ismi kesif ocaklar yaktı kalbimde, Tütüyor kimsesizlik yemeğim. Ben aç kaldım yine… yetim aşkı böyle olurmuş, her yerim sefil, her yer renksiz. .... Nurundan gözleri yaşlı annelerin, bir düşmandan iki dost olmaz. Ne diye sevgi şemsiyelerini açıp, ıslanıyorsun aşkla. Ne diye gümüş çanaklardan su içiyorsun, Sen fakirsin, sen açsın ondan yana. Sefillik dileniyorsun, tarifi imkânsız ıstırabının. Ama bir siyahla bir beyaz âşık olmaz asla. Platon şüphe de, Paris çıplak ayak koşturuyor Napoliye. Sen siyahı seviyor olmalısın, Avicenna kararsız. Kalemini bırak ey yazar, miladını doldurmuş kalpler. Kalplerin uyumsuzluğuna hayret mi ediyorsun!!!! yetim aşkı benimkisi, uyumsuz olan kalbin mantığı. .... Bazen çocuklarda dertlenir, çeker içine afyon kalabalığını. Bazen kederde dağılır bir tespih yalnızlığında odaya. Ve bir bakmışsın en büyük kötülüğü devler yapmıştır sana, istiridye ağrısı benimkisi, suyunu özledi balıklar. Ufalmışız inat ettiğimiz için ayrılığa, devler kaçtıkça bizden. Çocuklarda içlenir ara sıra, bir kadın ağladığında ansızın. Olur olmaz şeylere üzülürsün bazen, bir çocuk ne diye gülümser sana, en ıssız anında bir gecenin. Karanlık ne diye aydınlığa koşma yarışında, Bir çocuk da üşür, sevilmediği zaman, Temmuz akşamlarında. O halde kadın tutu ellerini bu hüzünlü çocukların... yetim aşkı benimkisi, tut anne tut kalbimi. KEFaret |