GÖKKUŞAĞININ AŞK HİKAYESİ
Yedi renk bir at üzerinde göğe yükseldi:
Mor, kırmızı, sarı, mavi, yeşil, lacivert ve turuncu. Rengârenk elbisesiyle İris sevinçle uçmaya başladı ulu gökte, Hera bazen İris’e çok kızdı, bazen de ondan aldığı haberlerle gülümsedi. Meraklı bakışlarıyla Hera’ya kanat çırpan İris, gök kuşağını selamladı; çünkü o İris’in bir yansımasıydı. Aşk acısı çeken gök ise hep güneşi özledi, burun kıvırdı aya. Kıskanç ay bu durum karşısında ışığını esirgedi gündüzden hep geceleri çıktı tepeye. Sonra bir an gök beyaz yüzünü aya çevirdi, güneş bu duruma kızdı fırtınalar kopardı gökte. Şiddetli fırtınaya kızan kuşlar gökte gruplar halinde göçe başladılar, masiva gök bulutları çekti yüzüne. O günden sonra kimse mavi göğü göremedi, kesif bulutlar sardı gökyüzünü. Yağmur girdi devreye sonra bir de baktı ki insanoğlu hoş bir renk var gökte. Yağmur ve sis el ele kolla girmiş bir köprü kurmuşlardı göğe. Yedi renk gülümsedi, sonra sessizce gökyüzü güneşe baktı. Gök kuşağı kavuşturdu iki aşığı bir birine. Ay da sonunda biricik yıldızını sevdi, milyarlarca yıldız içinde. Geceleri ay ve yıldız karanlığı delip geçerken gündüzleri gökte yalnızca güneş parladı. |