" kırılmışlıkları toplamanın vakti değildir kadın "şehir dökülürken çisil çisil omuzlarımdan bir siyah buluta sevdalı gözlerim senin haberin olmaz her adımın vurdum duymazlığından bilmezsin ürpertilerimi kısılmış yürek çığlıklarım aksinde boğulmuşçasına zaman dilin nakaratında ıslanmış sözlerim kırılmışlıkları toplamanın vakti değildir kadın ! hançerende mahpusken suslar özürlenme boş ver boşver ki hükmünü sürsün vuslatsız aşklar makarrı saltanatına yalnızlıkları mühürle ve bir dağ başında ağıtlara defnet köhnemiş sevgileri bil ki yiğitlik hesapsızcasına sevdalanmaktır ve unutma ki sevmek zemheri de yanmaktır bu son vedadır kadın ! bu şehrin kahpeliğine ..... fiyakalı ayrılıklar oynaşır sokak lambalarında kaldırımlar pususunda meczup bakışlarımın kahrolası bir inattır ay ışığı gölgesinden tedirgin yıldızlara sokulur beni bu şehir de yalnızca serseri bir ölüm bulur çıkmaz istikametler düşerken yalın ayak düşlere yokluğun ve yoksunluğun başkaldırısıdır bu bükülmüş boyunların sessiz isyanı salacakta bir veda merasimidir bu yitikliğime kıyamda kimsesiz kalabalıklar haydi sor ! nasıl bilirdiniz ? bu son vedadır kadın ! bu son kaybediş ve bu son bir gidiştir unutma ! unutma ki tükenmeyesin... ---- aras --------- |
Kolay değil öyle aşık için; " bu son veda" demek...
Yine güzeldi şiirin... :)