hiçliğin hüznü / o gidincesöndürün karanlıkları , karışmasınlar hüznüme çiğ kederden ırmaklar coşsun, sigaramın ateşine dokunmasın bir zerresi ve dumanı kıvrılmaya devam etsin cennete doğru hatta ölümsüz kelebekler uçsun yeşillerinde kıyısında yumuşamış toprakla köprüler yapan bir çocuk köprünün bittiği yerde kadınım . suyun istediği renge büründüğü bir dere içinde sen ve biz. ölümün , çocukken saklanan sakız çöpü kadar unutulduğu hayal bittiğinde yalnızlığım. // evsiz bir sümüklü böcek kadar gücüm var bu sevgi softalığının içinde. fakat yerim vardır hep , hüznün sofrasında olacak kadar bir meze yani sen gelene kadar ölüyüm , geldiğinde tek hece. /// gözlerim görür gibi oluyor bazen. aydınlık devasa yıldızları saklar gözlerimden karanlıksa yatağımda seni. sen yıldızım olana kadar ne karanlık geceler iyi ne gaddarlığıyla yeni yetme ışıklar. hülasa ; kefenin cebi var , cebinde de bizler mezarlarımız da dünyanın arka cebi ve arka cepte unutulmuş mendil gibi çürüyecek bizler. kimin eli kimin cebinde ne önemi var ? |