Saat On Beşti AnamSaat on beşti anam… Sevenler bir gün geçirmişti, Kulaklar dinlemekten bıkmış, İlahiler senfoniye dönmüştü, Susamıştı dirhemli gözler, Ağlamıştı sahte yüzler… Rahmandı bana uzanan, Sevgisiz kalan bir kalp, Bir tebessümdü beni sana iten… Yokluk duvarında yalnız kalmış çocuk, Kimden öte ne yazmış anneli yolculuk… Ağlama güzel anam, Susma… Konuş… Bir tatlı söz bir kelam söyle… Üzme tatlı yorulmuş gönlünü, Bak bana güzel anam. Yılların üzerine örtüsünü çıkar bir nebzede olsun, Güzel anam, acısıyla tatlısıyla sevdin gönlümü, Ey anam, beni yalnız bırakma çulsuz sokakta… Ey yer gökte acı çeken anam, Tutam tutam kalbini gizleme benden, Üzülme… Ben ölmedim varım anam, Tatlı dünya da benle sen ka’lam… Saat on beşti güzel anam… Çayı yarım üstü doldurmuştu-n Yanında kuru ekmek, Peynirin kokulu yüzü… Çektik içinde bir kıl tanesi maydanoz, Cepsiz kaldık, yolluk hay be ne deyoz. Seni saray tahtında ağırlasam, Gönlünde bir ben kursam da, Sen tatlıdan yapılmış hamur ol anam. Saat on beşti anam… Mevsimler seni bende mevsimleri beklerdim. Sevenler ayrılmayı, sevgiler unutulmayı istemişti. Senden bir yağmur, gönülden bir kelam eksikti. Neredesin gönül bağında taht kurmuş anam. Bak anam, Gazze ölümle örtüştü Beni örten kimdi… Suriye anasız kaldı, Onları seven kimdi. Yetim çocukların, okşanmayan başlarından Kör bebeğin sütsüz kaldığı akşamdan Sevgililerin sevgisiz kaldığı kalpten Ben ne eyledim çulsuz harabeden… Saat on beşti anam… Sen gözlerini uykuya açmıştın Gözlerin ağlamaklı bakıyordu. Amerika’da kadın faciasına ağlıyordun Türkiye’nin çocuklarına ağlıyordun Anam! Sen… Sen… Bize ağlıyordun. Hikmetullah Yetkin |