aşkın leşi kül tablasında yakılır
sessizliği kaybettik önce
sensizliğe katlandım bu sayede sabahında seviştiğimiz gece aşkımız kadar ölümlüydün. sen gittikten sonra , şarapçı mekanı mezarlar aradım. sen susunca , herkes konuşmaya başladı. bana ’kimsin?’ diye soranlara gittiğin yolu gösterdim bulanık bir rüyada neye benzediğini hatılamayacağın silik bir figurandım kabul , ağladım , ve üzerimde eğreti duran bu mutluluğu haketmiyorum dercesine seni sevdim. aşkımızı , gölün sığ yerine gömdüm üzerinde dört sigara söndürdüm. soranlara ’kurtaramadım’ dedim son nefesimi , son sigarama ayırdım. o gecenin sabahında ve karanlık gecede yıldızların sönmesini beklerken sabahın olduğu kül tablasının dolduğu dakika sigaranı kalbimde söndür istedim ama şimdi izmaritini mezar taşı niyetine ara sıra görüp hüzünleneceğin bir yerine sok sevgilim. |