Vefasızlığın içi yansın….Ben, beni sende unuttum sen giderken Bir kış günü sensizliğin ayazında, Ardından bakarken kala kalmıştım Unuttun mu? Bir yanını taş duvarla ördüğün O kurşuni geceleri gömdüm ardından Sen, yine gri bir bmw nin ön koltuğunda Buz kesmiş ayrılık sokağında yüreğime gömüldün… Şu gönül telime vuran tezene, bestesiz şiirlerimin yangısı Aşkla oyun oynamanın dili buymuş desene. Sanki intikam yemini edercesine yere düşürülüşün Buruk bir resmi ve otomatik vites.! Ayrılık işte.!!! Yaşarken ölüm… Artık umut yeşertemiyorum çorak kaldı gönül bahçem Ardında bıraktığın kuru bir vehim Ve kâğıda çizilen mısralarda İçi, dışı boş bir kelam Sadece avutan kara yazgı kalem. Meçhule atılır artık her adım gidilen yolun sonu bilinmez Hesapta olmayan serzenişler artık bir fayda vermez Takdir de yazılanlar tedbirle bozulmaz Bu aşk iflah olmaz… Derin bir iç çekiş ve payımıza düştü özlem Çek bir yudum ciğerlerine şair vefakâr ney’den Ama en zifirinden olsun Hicaz dökülsün. Aşk; Ayrılık işte, Görünen yüzü gizem Görünmeyen nar_ı sana kaldı işte daha ne ki, Dudaklarında ki buruk bir tebessümle Öp dudaklarından aşkı. Öyle bir öp ki Vefasızlığın içi yansın…! İbrahim ALTIKULAÇ “Senin Uğruna” |