Geri Gelmeyeceklerin Türküsü
zaman belli belirsiz bir çizik atıyor yüzüme
yastığım üzerinde kedi yavrusu uyuyan yüzüne susuyorum sigara artık daha mı romantik çivileniyor dudağıma ne içimde avanta da olsa rüyada bekleyen çocuk sabır dilimize eski bir alfabe mi uzak ataların topladığı yağmursuz şehir caddelerinde kutlanan sus, söyleme iğne deliğine sığdıramadığım hayalin rüzgara sürmelenmiş esrik parmaklarım dizeler alevlenir şimdi çıplak kadın perdelerinde yerini tutmak için ne üzüm… söyleme, sus tanrım ne de şarap yarattın kırık şişeye dökülsün şimdi leylak ışığı sözcüklerin getirdiği meltem kıymığını sus söyleme sağrısını pervaza basan kadın, sus saat şimdi üç turkuazı kırk geçiyor kiraz kuşu ezgilerinde çiçeklendiğim özel gel, özel öp kutsa beni ışığında maviden siyaha yaralarım var… ama susma gelmeyeceksen, sus söyleme zaten yukarı ne aşağısı gibi derin ne de aşağısı yukarı gibi serin |
Şimdi oldu işte, gelinliğini giydi şiir.