ÇAL BU GECEBU GECE yemeden yarım bıraktığın bütün yalnızlıklarını çal bu gece dolunay uyurken.. zaman gibi ilerle ve zaman gibi geçme hemen çok içme bana benzersin sen ki öyleysen bana benzememek için ne kadar kırıldığım an varsa sana dök bu gece içini dolunay uyurken. sen bu gece uyurken ve benden önce ayılıp çıkarken çal kapıyı geldiğini zannedip kapıyı açtığımda gidişini izlet yine hayal kırıklığını sıkıştır kapı koluna ayılman için ve geceye yine çok içmem için bir sebep yarat ve gel bu gece ben uyurken... bir ayrılmak olsun bu doğumundan iki gün önce karnında çocukla intihar etmesi gibi bir annenin içimde seninle intihar etmek için sebepleri sırala kapımın önüne seçeyim birini ve o eşsiz intihar melodisini çal bu gece uyurken.. yüzümü asayım ve hayata surat yapayım biraz, yüzünü as o duvara git ve surat yap ama mutlaka içinde tuttuğun ne varsa sana dair dök gibi yatağına dolunay uyurken. Yüzünde varsa hüzün Ve Hala gündüzleri insanlara bakıyorsa yüzün Ve bakarken İçinde birikiyorsa hüzün Al bu hüznü uyandır bu gece sen uyurken alçal bu gece yüreğine gökyüzünde dolunay varken son bir kez eğilip öpmek için belki de geçmişini bir kez daha öldürüp gitmek için yine bekleme tüm üzüntülerin alnından öp mezara göm üzüntülerini bu gece. ve her gece biraz daha alçal yüreğinden gittikçe , daha da geçmişe. çal istediğin ne varsa ne kadar anı kaldıysa ne kadar çekilmiş fotoğraf ve çekilmiş acı bulursan isteme geceden ama çal bu gece yüreğinden her şeyi dolunay uyurken... müzisyenler çalsın bu gece hırsızlar çalsın bu gece hükümet çalsın bu gece Kız kulesi denize şarkı söylesin bu gece daha ne kadar ne varsa çalsınlar bu gece sen uyurken… ve sonra Marmara’da bir dans müziği çaldığı sıra gittiğinle ,aklında kalan o acı anınla geceye bir imza at, geleceğe dair attıktan hemen sonra seni tebrik etmek istiyorum yanağından öpmek istiyorum. o en temiz ve saf olan gününe tekrar dönmeni kutlamak istiyorum… Sen bu gece bir Kızkulesi gibi yalnız iken ıslak bir imzayı dudağımla, atmak istiyorum yanaklarına.... Bütün İstanbul seni düşünürken bu kalabalık şehirde Galata kulesinin gamzesinde Bütün gülümsemeleri geleceğine adıyorum , Geçmişin İstanbul’daki bir Bizans kalesi gibi yalnız kalırken. ve bu gece bu mısralarda geleceğinin müziği çalarken dudağına ait küfürle bu mühürle kapat ne varsa geçmişe dahil her şeyi bu gece dolunay doğarken. Salih baran demirsoy |