27 eylül 1991
bilindik bütün cümlelerden uzak bir yakınlık kurmak isteyeceğim,
bilindik bütün gülüşlerden bir hüzün çıkarmak isteyeceğim, ezberlenmiş ne varsa aşka dair, hepsini bir nefeste, sonsuza çalan bir caz nakaratında, bir kez daha tekrar edeceğiz. Kifayetsiz geliyor sözcükler şiire, Kelimeler susuz, yarınlar kimsesiz, Gözlerine hapsedilen yeşil bir umuttur, umut. Kaçak bir sigara dumanında lal duygulara, delikanlı çağlardan Gözlerine düne dair anılara sığınır, İşgal eder adamı. Gök kuşağındaki yeşil, gözlerinden oluşur, Her bakışımda küle döner benliğim. Ah sevgili, kanayan yaram; kırık kolum, kesik bileğim, kırık yüzüm Uçurumdur yokluğunun simsiyah rengi, Umarsız gecelere gün doğmaz sevgili, Sen açmazsan o gözlerini. Fırtınalar kopar yürek deltasında, Dinmez bu kasırga, alevler yükselir, Gözlerinin badem dokunuşlarında… Mısralar giydirmeye hazırlanırken gece, Kölesi kesilir anlatırken dizeler o gözleri. Dağlar sessiz bir çığlık gibi vurur kayalara, Yakamoz berraklaşır yazarken kalem o gözleri… Şimdi sevişme vaktidir gece yakamozunda, Sabaha aşk göçmeden. Unutmamalı sevdam sürgünden evvel öpmeli o gözleri. Sessizce gün ağarırken, Ve nehir küçük göllere dönerken, Sevişmeli esmer gecenin koynunda, Gocunmamalı sevdam o gözleri öperken. Ve gün ağarırken ten bekler geceyi Bir can bir kan gibi arar durur o gözleri. Bir Nehir ki Gözlerinden Süzülen sözcükler… Seni giydiriyorum yüreğimin renklerine, Mavi bir gülüş sarıyor yitik coğrafyamı, Bir nefes, bir soluk, bir ışık oluyor gülüşün.. Gülüşünü saklıyorum gözlerimde, Ne varsa orda var, varamadığım senlerin doruklarında. gülüşünde yasaklanıyor bütün coğrafya, sürgünleniyor sana varılan tüm yollar. Al dudaklarını aç, savur gülüşlerini etrafa, Gökyüzünün maviliği yayılsın yeryüzüne, Gülüşünde gelsin bahar, açsın papatyalar, nergisler, O mavi düşlerin sen kokan mevsiminde. Yakılmalı bütün haritalar; Sınır, mayın, tel örgü kalksın gülüşünde. Yıkılsın bütün haritalar, kin nefret tohumları kalmasın. Çözülsün kelepçelerin şifreleri İmha edilsin tüm silahlar gülüşünde… Mavi gülücüklerin arzudur, Düşerken gecenin bakireliğine.. Ve arsız bir sevişmedir gece sığınaktaki gülüşün. Gülüşünde hayatın ar damarı patlar, kan damlar, Yapraklarını bırakır lavanta kokulu akşamlar, Sesler birbirine karışır, Bütün dualar firara kalkar gelmez dile gülüşünde… Bir Nehir ki Gülüşünden Yüzüne Süzülen inciler Dicle kadar asileşiyor, Fırat kadar kükrüyor sevdam, Mülteci ay yüzünde. Seninle bir yağmur başlıyor, Toprağa bereket yağıyor, Bir güzellik doğuyor şiirden yüreğime, Suretin İstanbul oluyor birden Tüm insanlarda beliriyor varlığın. Ne güzel seni bulmak tüm yüzlerde, Sonra kaybetmek seni her yerde. Kaybolup gitmeyeceksin; Bir elim yüzünü çizecek beyaz kağıda, Bir elim nakşedecek yüzünü yüreğime, Sinemde bir ay parçası olacak yüzün, Karanlığıma ışık, geceme yıldız olacak, Aydınlığında dirilecek bedenim, Suretinde canlanacak ruhum. Sonra bir şiir oluyor yüzün, Aşka bulanıyor tenim, Solumda büyük yangınlar başlıyor, Volkanlar patlıyor ciğerimde. Ne kadar yaksa da bu aşk ateşi beni Yine de her şeyiyle güzel bu yolda yanmak… Gözlerinden bir nehir Gülüşünden bir ırmak Yüzünden bir akarsu Birleşiyor varlığımda Ak tenin gül, gülistan sığınağım. Yetmiyor sözcükler anlatırken efsunlu endamını. Özgürlüğünün bütün renkleri sardı bedenimi, Sevdam gibi kanıma karıştı aşkın. Özümü buldum bulduğumda seni… Ömrüme ilikledim varlığını, Güneş batarken, Ay düşerken gecenin namlusundan, Bir keman çığlığında infilak edecek varlığın, Ben yüreğime umut defşirirken. Dağılacak damarımda varlığın, Bedenimi saracak hünkarlığın, İçimdeki kuytuya asacağım sevdamı, Her çırpınışımda aşkına tutunacağım… Bu gece loşluğunda, Ay ışığına binmiş şiirler, Daha yazılmadım diye fısıldadı kulağıma Yazılmamış tüm şiirler “ADINI”: İYİ Kİ DOĞDUN MELEĞİM, DÜNYAYA GELİŞ GÜNÜN KUTLU OLSUN SEVDİCEĞİM… “BARAN” |