yüreğine yazılmış/yaz(g)ı dili..Şiirin hikayesini görmek için tıklayın kala/kalırsın
yüreğine düşenleri..aklından geçenleri..düzenli bir cümle birliği ile anlatamazsın o kadar güçleşir ki sadece kelimelerini duyumsadığın bir müziğin içinde savrulur ruhun ve her şey ama her bir şey hücrelerinde hissettiğin yerini yurdunu aramak adına bir soru olarak düşer ki parmak uçlarından avuç içlerine giden yolun patikalarında levha arama "tek yön" sana çıkıyor sevgili.. (...) şimdi girmeliyim bir bardak çayın demine dem/lenmeliyim dudaklarından dinleyeceğim bir masal tadında keskin bir sözdü yol boyunca kırılmış dalların çıkardığı sese benzemiyordu bir rüya arifesinde çocukça bir düşleme de değildi hani müjdelenecek saçlarının kokusuna yağmur düşmüşken ve üşürken bedenim bir denizin dibinde küsmüş ciğerlerine dolan narkozun etkisiyle zaman tozunu soluyor tozlu kitaplar gibi kokuyorum bir kelimeyi silsinler gramerimden bir mısrayı söker gibi ciğerlerimden ki kökünü düş/ündüm bir kaç bin yıllık selvinin aşklarını/rüzgarını ve bir deprem gecesini her hecesini sarsılan bir tedirginliğin içinde köşe kapmaca oynar gibi neşterin en keskin ucunda en küs noktasında çarşafıma düşen kan damlasını düşündüm ki sana yazmak için kalemim elimdeydi henüz erken diye düşündüğüm anda iyiydim merakım ölümcülde olsa iyiydim bir göç diyorum anımsa toprağın en kırılgan yerinde bir heyelan ve parmaklarımın kanı çekilip ellerimin iki yana saçma düşü/şü ki nefessiz/kısık bir seste öğrenmek/soluğu yüreğine yazılmış yaz(g)ı dilini baktığında gökkuşağına tüm renklerin değişmesi maviden siyaha zam/anların durması tersine yönelmesi akrepin misal sihirin lambasına geri dönmesi zamanın geçmiş çağlara gidip pramit duvalarından tekrar sızması geçmişle/gelecek arasındaki adil bir anlaşma gibi imza ise sol güğsünün üzerindeki diş izim vücudum sen kokan ıslak bir dokunuşunla beni yakan bu gece erken yatacağım evet bir sonraki sabaha kadar düş/üneceğim söyleyemediklerim ve diğer tüm ihtimalleride... (...) |