1
Yorum
18
Beğeni
0,0
Puan
254
Okunma

sesini bıraktığın
rüzgarı soluyorken
ben,
sen bana böylesi
yakınken şimdi.
nefesimdeyken
tuttuğum.
dönüşen,
suya dönüşen
ter ter
hasretin/hararEtinle
sesin bir çağlayan olup,
dolduruyor
uçurumlarımı
terk edilmiş
şehirler gibi
toprağıma sığmıyorum..
doğru soruyu
sormakla başlar
ilk kendinden gitmek.
kim daha çok
ya da
hangimiz/hangi-bizi
daha çok özleyecektik.
hiç bir soru
cevaplandırılmak için
sorulmaz
bil/iyorum.
sularda aksederken
sureti yüzünün
yüreğinde kimsenin
bilmediği
bir sır varsa eğer/ıslak
senden istenen/dilenen
ve beklenen her şey
yerli yerine oturabilir.
sana,
bir sır söylememe
izin ver
minnacık
tuz kadar
beyaz
üstünde her şeyin
ve
yer
kadar altında
kim...
kimi nerede?
nasıl üstelik...
ben seni hiç…….
ela gözün kırılganlığında
astigmat ve kaygısız
bir bakışla
ben seni hiç…….
sınırsız/sabahsız.
anla artık.,
t-uzak kalıyor
kemiğin kırılganlığında
adın ki
kaç kıtada izin var
bil/iyormusun
anımsa,
tek düze gün doğumlarını
izlerken sen,
balkonsuz sabahlarda
dönerken kimsesizliğinden
terli ve sessiz
daha çok duvar
daha yalnız
daha sonbahar
ve yaz ki
sen saklanırken
kelime altlarına
ben ışıksız caddelerde
gölgelerini derliyordum.
birazdan kalkıp
kahve yapacağım.
önce sonunu
bağlamalıyım
son
-u
-nu
şekersiz.
yağmur, yağmıyor hayır
saçımın uçlarından
yüzüme damlamıyor su.
ak/mıyor
ve
sil/inmiyor
mavisi rengimin ki
kavrayıp saçlarımdan,
sokuyordun başımı
ırmağının sularına
soluğum ıslandı
oyuklarında suyun.
çığlık çığlığa
sözler duyuldu
kaf/anka yada
ebabil ki
Yusuf,
kuyunun derinliğinde
öğrendi
sözleri yüreğinde.
bir büyü gibi...
ve sen;
tekrarı olmayan
rüyalar gibisin
topla dağıtmış olduğun
çocukluğunu
erken kalktığın sabahlarda
ve bil ki her sabah
odama taşan
yaşama telaşlarının
elektriğine çarpılıyorum
sana ıslak teminle
parmaklarımın arasından
kaçıp gidiyor zam/AN
bilerek ardından
gitmeyeceğimi ki
kelimelerinin
sağanağındayım,
sana sussam,
sana sus(a)sam
sırılsıklam,
boğulacağımı bil/iyorum
ırmaklarında suyunun..
(...)