dokunmadım/hiç bir camın buğusuna..Şiirin hikayesini görmek için tıklayın sırtımı yasladım sana..ağaçlarına ve dallarına..aynalarına ve sularına..sevdamı avuç içlerine ve sustum/ölümlü bir çığlık gibi..dilimden akarken kum taneleri, düş/erken toprağına..lirik ağıtların sessiz çığlıklarında..kanadımda/kanadım yüzüne..kırdım kanatlarını sol omuzumdaki meleğimin yüzü AKtır hala..ve çizdim..kara/kalem bir haykırışla..çizdim bedenini aŞk olsun diye..
(...) sen ki sevgili; bana koşmayı unutup kala/kaldığın noktada damağıma yapışan seslerin kırdım kafesini ki derinlerindeyken ben nefesimi de tutmayı bıraktım yüreğinin altında bir yağmur göçüydü su yokluğunda gözlerimden süzülen parmak uçlarımı yanağıma gömerken ben dokunmadım bir daha hiçbir camın buğusuna yemin olsun dokunmadım can/ımm beşer şeşer zamanlarda bile hasreti sana kesik yerlerden kendime döndüm ki geniş zamanlarımda dem tuttum ve bil ki sevgili; kokuna kesik tenim yazgı işte ve bana dokunmayı unuttuğun gün sesin yankılanıp durdu yüreğimin boşluğunda ki ellerimi ve yüzümüde yıkamayı unuttum kafi gelmez miydi kirlense de sevilmez değildi gözlerimi, sözlerinle örtüp kapattım ve yürüdüm açık unutulmuş kent ışıklarında ve bende sus/tum... (...) |
kala/kaldığın noktada
damağıma yapışan seslerin kırdım kafesini ki
derinlerindeyken ben---bu misraları çox bəyəndim, uğurlar sizə...