YAŞAMIN GÖZLERİ
Başımızın üstünden;
Dumanlı bir bulutun karışık düşünceleri Ve sesi bir mızrak gibi geçen, Ufku baştanbaşa çizen O kuşlar ! Bilinmeze götürecek bizi… Sen ve ben o soğuk mevsimden Beraber göçerek üşüdük… Kopardık rüzgarı, Oynaşan yapraklı büyük ağaçtan. Herkes korkuyor ama sen ve ben Ulaştık ışığa ve suya, Aynasına korkmadan baktık. Pamuk ipliğiyle birleşmesi, iki yanın… Ne söylemek istediklerim, Ne de bir yazı yıpranmış bir defterin sayfalarında. Benim mutlu kelimelerimdir söz konusu olan; Senin yanık kırmızı öpüşlerini taşıyan dudaklarım Ve içtenliği tenimizdeki ateşimizin, Çıplaklığımızın parıltılı yansıması. Gümüş rengi büğüsüdür yaşamın. Tan ağarırken kaynaktan Yeşil akan ormanda Bir geceye sorduk Ve soğukkanlı denize; Incilerle dolu istiridyelerden O tuhaf dağda uçan Genç kartallara sorduk. Şimdi ne yapmalıyız ? diye… Sessiz ve soğuk uykusuna ulaştık, Gerçeği gecede bulduk biz! Bilinmez bir isteğin gözlerindeki utangaç bakışında; Sınırsız bir anda bulduk kendimizi. Ölümsüzlüğü, varoluşta yakalamak, Güneş dünyaya bakıp dururken… Söylemek istediğim özlemin fısıltıları değil, Karanlıktaki gündüz Ve ardına kadar açık perdeler, Tertemiz havanın ocağında Zararlı şeylerin yanıp gittiği… Bilinmeyen bir ekinin tohumlarını yeşerten tarla Doğum, gelişme ve ölümle biçilme… Bizi seven ellerimizdir; Köprü kuran esintilerle, Işıklar varken kokularla, Gecenin içinden bana gel! Kıyısız yalnızlıktan çağır beni, Ibrişim çiçekleri derinden nefes alırken, Çağır bir ceylan gibi… Yürekler bir gizli acıyla dolu Ve kapılar toprağa açılıyor; Masum gözler, Kendi beyaz bulutlarının tepelerinden bakıyor… Figen ANAR |
....Tebrikler...