DEM OLMAYA GELMİŞİM
Hak katında sevdalar yazılırken alnıma;
Havva’nın dergâhında “cem” olmaya gelmişim. Âdem’in iksirinden damlatmışlar kanıma, Ben senin gözlerinde nem olmaya gelmişim. Senden doğacak nesil, kutsanmış kutlu soy’du, Alnımdaki çizgiye Tanrı’m adını koydu, Benim adım Kür-Şad’dı, senin adın Konçuy’du, Ben senin çöllerine kum olmaya gelmişim. Kader adlı düğümle düğümlüyken tasana, Sümbül diye yollandın Emiroğlu Hasan’a, Benim adım “Kurt Bey”di, senin adın “Asena”, Ben senin dağlarına nam olmaya gelmişim. Zeynep gibi Ömer’i gölge ettin peşine, Rastlanmaz sevdiceğim şu dünyada eşine, Değişmem yeryüzünü kirpiğine kaşına, Ben senin dumanına gam olmaya gelmişim. Kimi zaman Elif’sin, kimi zaman Sunay’ım, Sen bir telli turnasın, ben de garip suna’yım, Altın cezve içinde yüreğimi sunayım, Ben senin çaylarına dem olmaya gelmişim. İmlâna sığınmışım; mısrada, uyaktasın, Cümlem seni arıyor; bir varda, bir yoktasın, Öznem sensin, yüklem sen; kaderimde noktasın, Ben senin alfabende “cim” olmaya gelmişim. Sayıklarken ismini gönlümdeki fırtına, Yıldızlar saklıyorum yastığının altına, Dövme olup işlendin ta alnımın çatına, Ben senin yangınına mum olmaya gelmişim. Duamın celsesinde müebbetsin, hükümsün, Yaradan’ın omzuma yüklediği yükümsün, Hançerî’yim; bin yıldır söylediğim türkümsün, Ben senin sözlerine “mim” olmaya gelmişim. Ben senin gözlerine nem olmaya gelmişim. Hançerî | Şubat ‘12 |