Bu Gece Ben
Dolanıyorum bu şehrin gölge düşmüş çehresinde
İçinde sen yokken keyifsiz bu mahalle Bu sokak lambası daha bir karanlık Gece, daha bir gece Başa dönmek geliyor içimden bazen Onca zaman boşa dönen o çarkları Geriye doğru sarıp, En başa, Yola çıktığım o ana … Bilir misin? Denizli tüm şehvetini üstüme kustu demin Denizli taşıyabileceğimden ağır Bir yük gemisi… Yollar, Ayaklarıma dökülmüş çimento kalıbı Denizli, simsiyah bir gökyüzü Sevişme ihtiyacı duyuyorum kendimde Başka tenlerin aşkından bıkmış halimi Bir yerlerde bırakıp Sevişme ihtiyacı duyuyorum kendimle Fikrimin kırıldığı an ki gibi Ya da gözlerimin civasının yanaklarıma aktığı, Otobüs camına başımı dayadığım, Bir sancı gibi öldürme isteği kendimi … Daha derin, daha kuvvetli Ah Denizli be, Beni sarhoş ediyorsun, Gözbebeklerim olabildiğince küçülüyor Sen kanıma karıştıkça, Kanım gözlerime vuruyor. Kanım, kıyıdan çekilen deniz gibi Parmak uçlarımdan çekiliyor. Çekiliyor Saatin tik-takları Bir boşlukta Süzülüyor Düşüyor Kırılıyor… Ve şimdi, Ben bayağı halimle, Gitme ihtiyacı duyuyorum kendimde Kimsenin gelebilme gücünü bulamadığı o yere Şarapla yıkanıp, eylülle dans edebilmek için Gitmem gerekiyor belki de… |