Son öpücük…
Gizemli sayfalara saklamış sanki…
Yaz, çiz ve sonra yırt at. Hayret etme sevgili… Dudaktan zehrimsin, ölüme ne gerek… Bedenden nehrimsin, sessizliğe ne diyek… Sende saklan, kabuklara... Nede olsa, Paranoyak hayatımızdan başka bir şey yok. Sevgilinin ilk söz demini beklemeden çiz ve git. Kendimize güvenmeden portrelileri aralıyoruz, Ekmeğin son lokmasını kusuyoruz gönlümüze… Sayfalar daralıyor, insanlar genişliyor ömrümüze… Sigara izmaritlerini serpe serpe atıyoruz dudak uçlarımızla. Müze gibi saklanıyor fikirlerimiz. Sapıklık, insanın ruhunda olsa gerek, Karıncanın ömrünü mü aldık yoksa… Gözlere perde mi indi? Yoksa ben mi perde gördüm? Kabuktan yapılmış oyuncak, insanların yüzü mü olacak? Alttan minare, üstten fark edilmedi mi? Ölümler yuva ördü, insanlar neyi gömdü? Katiller kahraman oldu. Kaybolan yüke ne oldu? Yastığa başımı koyan aşkı mı oldu, Ya beni sivrisinek gibi soyana ne oldu? Bir euzu ile biter mi bu iş? Aşkın adını sevişmek, Sevginin adını öpücük mü koydular? Beden senin neyine… Ey çulsuz insan! Aşkın dirhemi dururken, Sevginin adı ruhken, Niye uğraşıyorsun insan! Al gönül pareni, sev nede olsa sende bir harami… Hikmetullah Yetkin |