ÖZETBir sözcük fısıldar gibi sanki Çevremde yeşeren otlar, isyanlar Elimi değdirsem diyorum usulca Elinin konduğu yeryüzü lanetine Dipteyim Sarhoş ve aymazım Bu halin gönüllü askeriyim Düz kelimeler ve ben Senin yanıbaşında arsızca Fısıldarım yosmalık yüklü tufanı Elini çek üzerimden serseri ahlak Beni kendinle başkalarına boğma Tanımam seni içince bir kadeh votka Bu sanki bilincimin isyanıdır usulca Rengini bana veren Aldım bir salkım sarhoşluk Düştüm peşine arzuların Salladım ne varsa sırtımda Düşenler ben ve yine düşenler İnanmak ne mümkün Kainat çıldırdı sanki bu depremin İsyan kokan güllerinin ortasında Gel ey temizlik! Duydun mu bilmem Ahlakın yenilgisini ve sefaletini Belki üzülürsün bu itiraflara Anlatmak ve anlamak Çabası değil midir binlerce yazanın Ahlak! Yenilen sefil ve hepimiz Yıllarca bize vurulan prangaların meşru babası Ahlak! Bütün kuşatılmışlığımla reddediyorum Bekçilerin ağzındaki sakızın leş kokusunu İnanmıyorum insan zihninin lanetlenmiş sınırlamalarına Ufkum deli dolu bir özgürlük fısıldar Kulaklarım özgürlüğün şarkılarıyla bağlanmış bir sarmal Uçmak! Delicesine coşmak Beklenen çocuklukta Olmaz başka türlüsü bu yalanın Gezdirilmiştir bezirgan türküleri Kulağımıza çalınan soluk nefesler ölüm fısıldar Oysa Yaşamak en iyisi bize sunulanın Armağanlaşan bu dönüşüm başka türlü bir hesabın oyunudur Tanrıların gözde laneti Beylerin sofralarında iktidarlaşan sahtekarlıktır Olmaz gülüm Olmazların en dirençlisidir bu dediğim Bir bey sofrasında yüzleri görünen piyonlar Özgürlüğümüzün yegane düşmanıdır Bilirim Sen bana karşılık gelmeyen aldatmacasın Zihnimin vazgeçilmez oyunusun Oynandıkça çoğalan bir lanetsin Defol! Git ve gittikçe azal ne olursun Yalvarışlar hakikatin süsü ve yosmasıdır Ellerim salındı bu bahçenin en oynak yerlerinde Bilincim kör kuyu suretinde Kanatlarını açtı özgürlüğe Sana hikayeler anlatmak isterken Özgürlüğün askerleri tedirgin ruhlar Bekleşmeye koyuldu can soframda Ne yalan ne de doğru söylediklerim Sadece düşündüklerim Yetmez mi bu itiraf doğruluğun doğuşuna Öyle biraz alımlı bir doğrular demeti sanki kendimce Susturma beni! Kendimi ve seni yani başkalarını yazıyorum bu isyanda Küslük yok bizim coğrafyada Sözler birer kişilik demetidir Sevgililerin elinde yeşeren Öyleyse al beni ve git uzaklara Yüzünü sakın ola düşürme cehaletin kucağına Yoksa Annem olamazsın Beni öldükçe doğuran gebe kadın olamazsın ey sözleri büyülü tanığım saklamak isterken seni sözlerimde bekçiler düdük çaldı yüzyılların cinayetinde elim kolum bağlandı atmaz oldu yüreğim ben ve sen dururken sınırların caddesinde yoksul adımlar lanetledi her yeri kaçmak ve ötesine düşen bir yokoluş didikledi belleğimizi birleştirip ellerimizi uzaklaştık sınırların lanetinden kentler donuk, insanlar soğuk delilik bir nöbetse eğer bu sınırın nöbeti vurulmuş bir damga sanki alnımıza gel sevdiğim! Uzat ellerini kırılmış yarınlarıma Sana bol küfürlü şiirler okuyayım Durduğumuz nişanın demir yüreğinde Boynumuz kalın bir demir kütlesi olsun Usta demirciler dövsün garip ahmaklığımızı Sızıntılar kanımız olsun bu garip hikayede Anlattıkça acıtan bu kıstırılmışlık bir masalsa sana anlattığım Bir yerinde yokum sanki hissettiğim Yokum! Biliyorum Bildikçe kendimi dövüyorum Akıyor kanım başka bir yaşamın denizine Gittikçe çoğalıyorum bu delilik dalgasında Seyret beni gelen dalganın dev ekranında Hiçbir firma üretmedi üretemedi bu gerçeğin ta kendisini Şanslı ve lanetlisin Ha ha ha! Zor olan bu ikilemi yürekte taşımak Bedeni sıkboğaz etmek Yarını unutmak ve delicesine sırıtmak İster misin beni kendinde? Sesin kısık ve korkak Kızmak mı ne ayıp şey Ne kızması Bilakis onaylıyorum seni Kim bir delinin kucağında doğmak ister İstemez hiç kimse akıllılık denilen yalanın kıyısından uzaklaşmayı Delilik başka bir sınırın özgürlüğe açılan kapısıdır Ehil olmayan geçemez bu kapıdan Yani sevdiğim ya da lanetim ya da gardiyanım Ben bir deliyim Akıllıların coğrafyasında yeşeren Yeşerdikçe yabancı olduğunu bilen hisseden Yok belki böyle bir şey dersin De sevdiğim Ben gördüğüme inanırım. Gördüğüm lanetlenmiş bir sahtekarlık Adım başı rastlanılandan değil nadir bulunandan Gittim kendimi çoğaltan resimlerin tümünden Azalmaya yazgılı şiirler aradım tılsımlı sözlerde Yoluma çıkan ahmakça beklentiler kelepçe sanki Uyandığımda bileklerime vurulan İşte tam da bu yüzden uyanmak bana göre değil Her daim uyumalı ve kendimi doğurmalıyım Beklentiler, öfkeler sınırlarını dayatırken alnımın perdesine Bağırırım git, kaybol diyerek Uyanışlarım yalancı baharlar gibi kandırır beni ya da bensizliği İşte tam da bunu anlatmak isterken Farkındayım anlatamadığımın fazla olduğunun Bir kadeh votka ya da bir cigaralık esrar Döküverir yaşamımın özetini |