" İnat ettim ağladığımı kimseler görmeyecek "Zaafımı bildiğinden susuyorsun biliyorum ama, Bütün utangaçlığıma rağmen Ellerim olsaydı vallahi saçlarına dokunacaktım Gitmem gerekiyor Annem çok kızar, Geç kalmamalıyım Dün biraz martı kokusu satın aldım, Sıkı bir pazarlık sonucu denizin maviliğinden Ve cebimde ki son aşkı da parçalayıp, Açlığına sakladım lazım olur diye Sana kız kulesini seyrettiremediğim için üzgünüm Olsun, Sen başka adamlardan dinlediğin kadarıyla yetinir Ve çok seversin İstanbul’u Beni en iyi sen tanırsın Öleceğim zaman yanlızlaşırım Saçlarımın kır düşmüş tarafına misilleme yapıp gülümseme artık Meczup gözlerimi akıllandıracak bir tımarhane bul bana Ki sokağına sokulup üşümeyeyim Dün akşam üstü bir yetmişlik rakı ile derin sohbetteyken Sokuşturdu lafın arasına seni Asya sustu diyemedim Yanağıma, yağmur tanelerini siler gibi dokundum İnat ettim ağladığımı kimseler görmeyecek Neyse, Yaşadığını kapına bıraktığın çöp poşetlerinden anlıyorum Sen beni hiç anlamıyorsun Gitme, Bari aynı sokak da ölelim --- aras ------ |
Belki gözler dokunmuyor birbirine, belki eller üşüyor ama sevda acı bir sızı, gözbebeğinden büyük bir damla olarak kalıyor o hiç kimseye el değdirmediğimiz yüreğin en derininde...
Saf hüzün var şiirde... Bir o kadar da serin bir aşk hikayesi...
Yüreğe dokunan şiiri ve değerli şairini gönülden kutlarım...
Saygılar...