Gidiyorum
…/bana ait olmayan
bütün soruları ve cevapları ardımda bırakarak gidiyorum az kullanılmış ve bayandan bir sevda bırakıyorum sana yolun açık olsun…/ Pelin Onay Gidiyorum Çok önceleri sorduğum bir soruydu Ölüler, neden yaşamak için bu kadar inatlaşır hayatla Öyle ya işte gişe rekorları kıran bir filmin en can alıcı sahneleriydi Savaş naraları çoktan kulaklarda yankılanmaya başlamış Ardıma bakmadan, Darmadağın hayatların , darmadağın ettiği adamlar gibi Gidiyorum… Ben çocukluğumun baharına Senin isminden gemiler yaparak başladım, Gitme ihtimaline karşı o gemileri yakarak baharı yaza kırdırdım Şimdi, o geminin ıslanan güvertesiyle Uzaklara el sallayan küçük bir çocuk edasıyla Hani gitme diye ısrar etmeyeceksin, Zaten bana dair yapamadıklarının en başında gelirdi Yine de ısrar etme sen Hayata karşı yenildiğini kabul etme İçimde barındırdığım tüm sevinç çığlıklarımı Bohçama katık ederek gidiyorum… Eskiden olsa, Çok eskiden, tenlerimizin karşılaşmadığı şehirlerden önce İçimde bir nebze umut tanesi bırakarak Avuç içlerimin ıslaklığıyla bir mektup satırının Cümle boşluklarına sığdırarak kendimi hatırlatırdım sana Şimdi sana kavuşturan bu feribot Dönüş biletimi ceplerime sıkıştırıyor Annemin her şey güzel olacak cümlesini Çocukluğumun hayallerine bırakarak Kendimi sende bırakarak gidiyorum… Sevdiğini düşündüğüm saçlarımı Kafatasımdan kazıtarak! Aslında işin açıkçası Aşkı bir kuru sıkı tabanca gibi şakaklarıma dayayarak Devrin en modern ölüm adetini avuçlarımda saklayarak Kafama sıkıp Yarı ölü,yarı baygın Fethedilen yerden kaçarken tüm insanlığı kırdırarak Tarih sayfalarına işlenecek bir soykırım yaparak Gidiyorum… Küçüklüğümün okul yılları sıralarında Hatırlıyorum da en çok canımı acıtandı Kulaklarımı kızartırcasına öğretmenimle inatlaşmam ‘Seni Seviyorum’ un nesnesi, anlamı yok Bir eylemi belirtmez diye, Şimdilerde bir doktora tezi gibi masamdaki kağıtların arasında Kışa inat bahara can veren kardelenler gibi boy veriyor … Senden duyduğum, Senden okuduğum her ‘Seni Seviyorum’ un arasından Bir kurşun nitelliği ile sıyrılarak Gidiyorum… Bir müzik bestesinin içinde notaların arasında kalan Payıma düşen bir ‘sus’ işaretini boğazıma düğümleyerek İzmir’i, bildiğim şehirlerin arasına gömerek Çıplak ayak gidiyorum… Gidiyorum Gözlerime soktuğun çomağı yanıma alarak Bir daha ağlayabilmek için kendime bir sebep yaratarak Aşık olduğumu düşündüğün bedenini sana bırakarak İçi doğa esintisinden düşler sunan yüreğinden bir parça alarak Sessizce Ağır ağır adımlarla Hiçbir şey yaşanmamış, canımdan öte içimdeki canı Bir daha bu kadar derinden sarsmayacağın Bana ait olmayan sensizliğimi çalarak Ağzıma dolanan adını bir şarkı gibi Melodik bir ritim tutturarak Gidiyorum… İşte, gidiyorum… Emre Kınay 16.07.’12.. 18.40 |
Seni seviyorum diyemedi ürkek yüreğim,
Parmaklarımla cenneti çiziyorum dudaklarına,
Hisset ve sus...
...
iyi şiirdi dost