Karabenli
Kızgın kiremitler güneşle öpüştükce
allanıyordu portakal rengi yanağı serseri kedinin pullanıyordu parıldayan tüyleri kızıla kaçmış kokular yayılıyordu perdeleri kapalı pencerelerden etekleri dantelli geceliklerden sarkıyordu gecenin oğul balı damla sakızı.. geçmişe yöneldi sırra kadem basmış öykülerdeki arayışlar geçmişine küfredilmiş toyluklar avucunda terledi acemi oğlan katarları gibi dizildiler şimendifer düdüğüyle irkildi kelebekler doğuya uzanan raylar karaağaçın gıcırtısıyla eziliyordu bir ahenktir bir melodidir tutuştu pencereleri isli kömür kokuları amele taburları demir raylar döşeyecekti doğudan batıyı yakalamağa memur edilmişlikle doğu batıyla gerdeğe girecekti dokuz doğursa bile adı sanı bilinmeyecekti elleri toprak kokulu gelinler pembemsi gelincik boyunlularla aynı çadıra eğlenecekti kelle vergisi yol vergisine eklenince gayri müslim teba anadoludan aldığı akçaları dirhem dirhem verdi geriye ne kaldı geriye dedi gözleri zencefil bakışlı serseri sarkamışın ötesi kars berisi ığdır sınır kapısına asker ve mühümmatla birlikte çingene göçü yığılır.. erat eğlenecektir zabit keyflenecektir rakı masalarında oynayan topuğu zilli kahpenin dölü akçeden paylanacaktır ki bu öykü böyle kelebekleşe.. eşele dedi eşele ! serseri kedi eşeledi... batının batısında savaş çadırları tank top tüfek bataryaları işgale direnmeden teslim olmuş şehirlerin yüz karaları karayüzler kara kar tepeleme gelince ayaz kesilir altta kalan ezim ezim ezilir direnen çelik yüzlü bakır kurşuna dizilir doğunun doğusuna kavga sunulur altın tepside kızıl güneşle batmayan bir imparatorluk kurulur kan ter leke alev gözlü devlerce önce kadınları yakalar savaş ağaları en narin yerinden vatan millet illede hane-i muhabbet ve bindirir: yenilginin yükünü sırtına zeferin dölünü karnına açlığı acıyı boynuna fabrikada bacayı koynuna tencere kepçeyi kursağına çoluğu çocuğu eteğine bağım bağım bağlar sağım sağım sağar kadın hakları evrensel düttürü öttürür kartal kanatlı kelebekler pençelerine takılmış tozpembe bildiriler.. katkanır açlıkla imtihandan yenik düşmüş tenleri gecelik yeşil akçeyle değişir bedenleri çocukluk çağında ebeleşir elleri.. ebeleşir ebelek gübelek dümbelek tahtakale pazarında satılır mı ebemgümeci diye sordu serseri kedi boynundaki morluğa yaslanarak uzunca miyavladı gökyüzü böylesi öyküye bulanmış şiddete karalar bağladı karakedi kulakları serseride gözleri pencerede kuyruğu bacakarası yüzünde ihtiyar bir seyirme erliğine ilk kez bu gece bu denli karabenli ağladı.. Volkan Kemal |