Kızılcık ağacı
Soyut kaldı siyah
renklerin dünyasında yapayalnız karalar giyindi mavi mora dönüşen sabah gün ışıdı yüzüm boyandı portakala gözlerimde hala dün gecenin telaşı zifiri ela sevince dönüşür diyorlar ayva çürüğü vişneye limon şerbetleşir dişlenirse bala durur sarı arı petekler dolar taşar mevsimi gelince bahar acılar sevda karası bir renge kavuşur sabır vurunca dibe yaralar bağlayınca kabuk sızıntı diner sağalır özlem yarası türküler yakılırsa çabuk dedi karakedi yürüdü aşılmamış duvarların sökülmemiş temelleri üstünde dolandı diline bir makam kürdil-i hicazkar çığlığa dönüştü acem aşiran aruzda kıldı karar ve heceledi ağır aksak mefulu mefaulu faulatun faulün yıkıntılardan yeni bir sur örmeğe kalkmadı ne şehirleri kuşattı ne varoşlar sokaksız kaldı eskileri satıp savmadı bit pazarında kenelendi ama kenetlenmedi kendine kelepçelenmedi eline beline diline alev alev uyandı düşünde gerçeğin alevileşmedi alevileşme alevi alev al dedi allandı ballandı dallandı budaklandı sürgün erik üstüne... pervane oldu renklerin en kızılına kara gövdesine kök oldu inceldi damar damar toprağın karnına indi kanadı azar azar cansuyu oldu vuruldu kızılcık ağacına tohuma durdu baharlandı meyvası allandı şurubu ballandı ipe çekildi tesbih tesbih dualandı saza dönüştü yüreği şahlandı bastonlaştı eli kolu dallandı selelere doldu sepet sepet pazarlandı sepetlenmedi sepetlenme sepet sereserpe Volkan Kemal Bu öyküsel düttürü, acılarını türküleştirerek sağaltanlara adaklanmıştır.. |
acıyı bal eyleyen kara kedilere selam olsun...
sevgiler Volkan...
Guldane Dal tarafından 11/4/2010 1:40:08 PM zamanında düzenlenmiştir.