III Bölüm Gerçek düşün piçidirYaşamayı sevdiğimiz için değil ölmekten korktuğumuz için nefes alıyoruz Zihnimde postal sesleri; Anılar yine katlediyor bu günümü Güneş evlada mertebesinde Kesildi anlatıcıların çığlıkları Yavuklular köhnelere çekildi Esnaf kapattı kepenkleri Yine geceye eriştik Yine deccal belirdi Yine pes etmenin arifesinde umut Yine şeytan derki diye başlıyor cümlelerimiz Yine efkâr Yine yalnız Yine küfür doluyor dişlerimin arası Aşk meşkin Müjdecisi Yoksa kim kapılırdı Aşkın gizine Söylesene kim? Kim katmerli bir sancıya kucak açardı Anne, neden deli diyorlar bana? Artık umut kalmadı Aşksa patolojik bir durum Sadece delilerin sahiplendiği Meşk sırra kadem bastı Sırsa; Bihaber olunan malumat değil Bir taş altına gizlenmiş hiç değil Sır; Kendimizi gördüğümüz lahza Sır; Duymayıp, Görmeyip, Dokunmayıp, Tatmayıp, Koklamayıp Hissettiğimiz lahza Sırrı bozulmuş âdemin Kendimizi göremiyoruz aynalarda Hayatsa bok tadında Çekilmez bir vaka Sevdiğimizden değil yahu Ölmekten korktuğumuzdan Yaşıyoruz hala Gerçek “düş”ün piçidir Dik başlı Detone Çelimsiz bir çığlık Kulaklarımda ki baruta ateş oluyor Aşina olunmadık gürültüler duyuyorum Senin sesin kayboluyor Vakitsizce kulaklarımda patlayan bu çığlık Soluksuz, Ecele inanmadan, İşportacı cesareti ile İştahla, Susarak, Mağlup, Ve bir o kadarda kahramanca. Bir şeyler anlatmakta Sus diyor şiir! Sus be deli! As ruhunu artık Öldür kendini Rahim kanamada Kurduğun her düşten boktan bir gerçek doğuyor Akıtma içine yeter Sus! Ve git … Diyor… Anne, leylaklar neden gizli ağlarlar? Dışarıda Berlin İçeride ben Gökyüzünde ay Karşıda bir çınar Toprakta kefensiz ölü Düşümde sen Üşüyoruz… Üşüyoruz cümleten Yetim bir mektup gözüme batıyor Gözlerine varamamak ne kötü bir sancı Düş’ümde döllüyorum, Gerçeğime doğurmak için seni Berbat bir gürültü ile Düşük oluyor Kaybediyorum seni Duvarda saat Koltukta ben Masada bardak Kaybediyoruz… Yıldızlar erketeye yattı Güneş ha geldi ha gelecek Yine sabah olacak Ve ben yine öleceğim Murat aktaş |