II Bölüm Gerçek düşün piçidir
Dülsinya’yı sevmek ihanet değildir Don kişot’a
Sussan; Gök azalır Mavisiz kalır simitçiler El ayak çekilir Zemheriye bulanır düşler Ateşime barut değer Leylaklar tutuşur, Tutuşur dilde söz Yürekte öz Kelimeler yarım kalır Ölüler kimliksiz Kar yağıyor Öfkeli Kıskanç Ve yorgun kaldırımlar Can suyu ile yeniden var oluyor Karşıda; Bir sokak lambası Yavaş yavaş yitiriyor heybetini Senin içinde içiyorum sokak lambası Az ilerde bir ağaç Kefenine bürünmüş Yanında toy bir fidan yasını tutmakta çınarın Senin içinde ey çınar! Kederleri benimle aynı olan Tüm kaderdaşlarım için Bir bardak daha dolduruyorum Anne, kelebekler kar yağarken neden uçmuyor? Sokakta kimseler kalamadı artık Kansız bir ölüm misali Acı ama korkunç değil Devriyelerde geçmiyor Sabahın eli kulağında Şimdi tam sırası Tarih ölülerindir Koca elleriyle; Toprağı tuttukları gibi Tarihide tutar ölüler Bruno onların avuç içindedir Bedrettin çürümüş parmaklar arasında Hala at sürmekte Gelecekse doğanlarındır İlk gözyaşlarınla Künyeye kazılır Sabrım kalmadı artık Şimdi tam sırası diyorum Hadi öldür beni Dülsinya’ya kavuşmalıyım Murat aktaş |