ENGİN DAMLALAR....
ŞİİR; dinmeyen sancılarımın çıplak çığlığıydı,
sarılışın, sansürsüz bir şiir gibi şiirlerdi ruhumu. Biz; yaşam ressamının üç yılda çizdiği otuz yıldık, Yıllanmış kederlerimin ortasında açan, ölümsüz kardelenim, Bakışlarda donan saniyelerde atıyor nabzım. Hayatın korkunç muammasını sevgi diliyle çözdük, Dağın ardıydı kader; göremedik, kördük… Kadın; şiir ve hüznün soluk alışıdır kalbimde, Sen kadındın, şiir ve hüzünle beslediğim........ ............ Yalnızlık; el sallayamadığım sensiz trenlerdi. Kalabalıklarda seni aramaktan bitkin düşen ıslak gözlerimdi, Yokluğunun en zalim yanıydı…aşk mazlumdu.. Yalnızlık; zili olmayan kapımın feryadı, Talan edilmiş düşlerimin sessizliğiydi... Hasret; öteki ben’i düşünürken ölmekti. Kaç kez ölüp dirildiğimi lal sokaklar, saatler, denizler bilir… Yara; talihin canıma çaktığı paslı çivilerdi, Hiç kapanmayacak yar/asın Yarın, hiç gelmeyecek zamanın en kalleş günüydü, yar/ınımdın… Güneş, sıcaklığını tanıyalı hiç takmadığım bir gezegendi, Sen güneştin… Lal zamanlarda dermansız yaralarımı şiirlerle sardım, Her dizede senden silinmez izler… Yalnızlık, her şiirde sana hesapsızca koşmaktı, O biletler ki, bir hazine gibi saklıyorum. Gurbet, sen uzaklaştıkça azalan yanımdı, tütüne sığınan… Sensizlikti, sevgisiz her coğrafyaydı… Ölüme bulunamayan devaydı; vuslat. Oysa gözlerinde ayışğı ve denizi buluşturacaktım bir haziran ikindisinde… Sen sevgiydin, Gözlerimdeki en masum en çıplak ışıktın, sevdikçe çoğalan… Ölüm; yüreğimin adressiz kalan ilk günüydü, gidişindi… Gülüşün; ölümü başka bahara erteleyen iksirdi, Dudaklarında sevginin en güzel resmiydi… Can veren tebessümünde öldürmüştüm tüm kadınları.... Yarım kaldı can! Yarım kaldı, Ağlama! İnsan olmak suç değil ki… İbrahim EROĞLU Bodrum |