Drenajaramızda, kazılması güç bir lehçe ne zor bu yeryüzünde görebilmek şimdiki duygumun anatomisi iyelik eki olmadan! tamamlanmadan daha dağınık bıraktığımız fırtınalar bak! Bu sancı! sencileyin! kalbin hemen altında... meğer, ne çok günah biriktirmişim gözlerine baka baka utanmadan! Dİk! Çok dik! eksik zamanlarımı! ne çok yırtılıyor ruhum. ne çok geçiyorlar önümden. aklından geçenler, geçiyorlar önüme. meğer ne meraklıymışım sağır olmaya. duymazdan geliyorum, sana ağırlığımı. gözlerinden rüya akıyor Ve ne acıdır ki, sen yine bir konu mankeni, yaralı bir marangozun elinden çıkma papatya ağaçlarından yontulmuş belki de, en büyük yalancı, beyazdır. Hadi ben sana çok kırıldım, peki, sen nerede kırıldın? Sen bir öykü mankeni, sarhoş zamanlarımda dirilen, ne zenginsin, her gün ayrı bir cümle üstünde. çok açmış seni bu hüzünler... İçim akıyor içim, isimsizliğin yapışıyor dudaklarıma. İçim akıyor çok, içimin akı akıyor sonra kayboluyorum, gayb alemimde sonuç aynı, dibim tutmuş, düşlerimin sıcaklığından "şartlı salıveriliyorum senden..." Oktay Coşar |