hiç bir boşluk/yokluğun kadar derin değil..Yitmek.. yitirivermek saçlarından çocukluğu/çokluğu ki aklını kaybetmek belki kulağımdaki sesin/nefesin beynimin duvarlarına çarpıyordu hala ve hala duyuyordum diyebilirim “sana” ve bil ki dün gece masanın altındaki koyulukta kaldım yetmedi bir gece/bir gece daha kalsam ve dalsam saçlarının kırıklarındaki düğümlere çözsem seni hücrelerindeki kanı/şarabı içer gibi ki tadına baktıkça gerçek olduğunu bildim her solukta bir hayale değil tek anlama yaklaşıyordum hava neden bu kadar soğuk orada mısın? ya yoksan neden bu kadar soğuk bir kerede sende dillensin bu soru söyle hadi neden? senin bilmediğin hiçbir şeyi bilmiyorum ben sensiz kendimi bile ve şimdi kendimleyim hala ve hala masanın altında masal değil sonu olmayanlar/sonsuzlar mutlu sonla bitmez uzak yıldızların yıldız tozlarının papatyaların ve sarmaşıkların denizin ve yosunun kokusunda kaldı bardağımdaki dudak izin kırık bir kaç notadan hüzünlü şarkılar dinlemeye başlasam mı? senden sonra kaldırmıştım oysa kışlıklarımı gardolapın raflarından bir perde arıyordun göz bebeklerinde karanlığımı aydınlatmak için sana düşüyor kelimeler yüreğimden sana düşüyor ki ceplerimin söküklerini dikiyorum kaybetmemek için her birini şayet geri gelmeyeceksen “kayıp” diyebilirim sana lakin peki neden di bu kadar gerçek sözlerin (soluk almalıyım şimdi...) bak sevgili gözlerime bak seninle beraber büyüdü göz bebeklerim ki bende neye benzediğini gör baktığında hatırla bize ait ne varsa hepsini ama hepsini taaaa baştan bir daha kelimelerime ses olan halin izin var yüreğimde..izin var geleceğimde izin var kaybolma emi.. hadi eğil masanın altına şimdi yokluğunda düştüğüm en derin uçuruma eğil ki hiç bir boşluk/yokluğun kadar derin değil... (...) |