SON VEDA ÖYKÜSÜ- (ZEYDA II)
SON VEDA ÖYKÜSÜ-ZEYDA
Sen gideli, aşkta tek başına kalmışlığım vardı... Nihayet tükenen bir umudun eşiğinde Kalanın şarkısı bitti… Mecnun’un vaat ettiği yalnızlığın topraklarına Heybeme tonlarca hasret doldurup, gidiyorum. Yalan da olsa Beni son kez uğurla… Anladım ki; Düş aynasından bakınca görünmezmiş gerçek… Yokluğumun aksi vurunca (h)içime, Gerçeğin varlığından utandım. Ve usandım Zeyda. Terkedilmiş bu sevdanın, yas’ı başında ömür tüketmek; Bir ressamın tuvalinde resmettiği güvercinin Havalanıp omzuma konması kadar imkânsız Bir o kadar anlamsızmış. Kum saati değil ki zaman, yana devirince dursun… Gümrah nehirler gibi Gelip geçen vakitlerin coşkusundan taşıyor günler, Yıllar ölümüne geçiyor Zeyda… Sen, kalbinin gerdanına astığın göz alıcı kızgınlıkla gideli beri; Yılların yorgunluğunda demlenmiş, kırgınlık büyüttüm içimde… Şimdi, dibi yosun tutmuş hayal denizinin dehlizlerinden Merhemi olmayan yaralarıma tuz basıp, gidiyorum… Ah benim müreffeh düşler büyüttüğüm gençliğim… Ah ellerinde çığlıklar büyüten suskunluğum… Saçlarında dalgalandığım hüzün türküm ah! Gidiyorsam, sana sevgisiz bir yüreği öykünüşümden değil Kahrımdan gidiyorum! İsyan kokulu fecir vakitlerinin Bir türlü beni öldüremeyişinden Ve ölümü dirimden bir türlü sıyıramayışımdan, gidiyorum… Yoksa aklım var ya; hala sen karış aşk… Şehr-i İstanbul’da yağmur Üstünü örtüyor yine ayrılıkların… Ağladığı belli olmasın diye Kirpiğine düşüyor cümle âşıkların… Sağnak hüzünlü bir sevda Yüreğimin bam telinde raks ediyor… Gözüme yağmur kaçıyor Ağlayamıyorum… Ama gidiyorum Zeyda… Üşüyen ellerimi ceplerime koyup Sessizce, sevdiğin şarkının ıslığını çalarak Son kez geçip gidiyorum sokağından… Son İstanbul hatırası, bir ikindi sonrası kızıllığında Susup gidiyorum… Şehrin boğazından yutkunup acıyı Sahiline vuracağım kendimi birazdan, o çok sevdiğim Üsküdar’ın. Kalbimin üstünde titreyen efkâr, Kız kulesinde aşkın çerağ… Öylece yanıp gideceğim, kimse bilmeden. “Adressiz ve kimsesiz bir meczuptu Kerem’in yangınına ateş taşıyordu” diyecekler Kim olduğumu, sen bile anlamayacaksın… Göz menziline, bir katre dahi düşürmeden varlığımı Kaybın içinde gayb olup, Habersizce geçip gidiyorum kapından Ah ulan Şu yalancı şairler yok mu? Gecelerin kahrını koynuma doladığım yalnızlığım Kanlı bıçaklı kavgalıyken umutla, Sahte mutluluklara ısmarlama tebessümler satıyorlar Yüreği yangın yeri âşıklara… Oysa âşık ölse de aşk olsundu… Aşk olsundu ölene… Öldürene aşk olsun… Ama sen ısmarlanma diye Allah’a ısmarladım seni… Bu kez büyük gidiyorum, dönüşsüz bir adresin kimliksiz kimsesizliğine… Kırgın bir vedayı bir şiirin içine sarmalayıp Kocaman gidiyorum Zeyda… Ne bir söz kalsın söylenecek Ne bir çift göz ardımda Ne olur beni bu kez Ama son kez uğurla Son kez, Elveda… ARİF ONUR SOLAK YORUM : ALİ KIRDUDU |