0
Yorum
1
Beğeni
5,0
Puan
1510
Okunma
Toprağın da Cemreyim, Sema’nda Zühre
Aşka ’göç’ ediyorum fakat bohçam dolu küfle
Yoluma ışık olup gökyüzünü süsle
Ve ayrılığa giden yollarda ki tüm kandilleri üfle !
(sönsün)
Sen;
Yeşilırmak’ın suyu, Uludağ’ın karı, Boğaz’ın iki yakası
Aşığın sazı ve hiç bitmeyecek bir fasıl
Zümrütün yeşili, safirin mavisi, kehribarın sarısı
Anlatmaya ne yıl yeter ne koca asır
Sen;
Cennetin serası, gökyüzünün terası
Yıldızların beyazlığı ve gök kuşağının boyası
Binlerce güzellik ve sayamayacağım dahası
Binlerce iltifat ve binlercesi daha sır....
Babil’in bahçelerinde oturmuşuz içkimiz kuş sütü
Gökyüzü asma, yıldızlar birer üzüm
Bayram eder gözüm, bayram yeri yüzün
Yanında, tüm ihtişamını kaybediyor Babil’in bütün süsü
Masadan kalkınca sen, Babil boyandı kızıla
Tepende dolaştım günlerce bir şahinin sırtında
En sonunda yavaşladık ve durduk
Dayanamadım Sema’ya sensiz çıkınca
Attım kendimi yavaşça bir aslanın yuvasına
Kaydım, yuvarlandım, düştüm bir keşin zulasına
Eşlik edip bir keşişin duasına
Ortak oldum bir dostun hurmasına
Gerekirse aç kalırım, aşk kalsın bizde
Tekrar çocuk olalım, avuçlarımda dolu bilye
Seneler geçsin, biz geçmeyelim birbirimizden
Güneşin doğmasına yakın tüm ışığını gizle...
İçimde seni sevmekten bıkmayacak bir ahmak var
Ben aşkı seyreden bir deli, sen güzel bir meddah
Gözlerimden düşerse gözlerin
Gün yok olur, Ay kızıl, Güneş simsiyah
Düşer gönlüme soğuk bir çiğ tanesi
Kölen oldu aşkım ve kalp esir
Uzun bir yolculuk ve gecenin seheri
Hâlâ aklımda geceyi geçirdiğim o ’sabahçı kahvesi’
*
Burak benim adım, önemi yok yaşımın
Aynı isimli binek peygamberi Miraç’a taşıdı
Tutarsan elimi seni gönlüm de taşırım
İstersen aşka göçeriz koşar adım
Bedenler ne kadar uzakta olursa olsun
El mer’u meamen ehabbe !
5.0
100% (1)