Sal...Nesin sen? Terennümde gizlenmiş kelimelerinin Arasına sıkıştırılmış “A” larında kayboluyorum Bir sızı iliştirilince sol yanıma “I” larına yaslanıyorum Yaşlanıyorum da hani zaman zaman İki şehrin yabancılığını kara/sal bir iklime iliştirdiğin an/A Ayağının altından kayıp giden yollar Bilmezsin belki uzaklardan gelmiş bir şehit haberine ağlar İnan sevgilim o vakit içim de bir sal/A göğün göğsünü dağlar Yakalanmıştır yürek kuş gibi biliriz ikimizde Ağa tutsak bir gece yürüyüşünde mavi ıslanmışlıklar Beyaz nişanını bırakır kızılın üstünde bir kadın sesinde isyan Neden elimiz kolumuz bağlı diye… An hızlı tükenir susmuşluğun öğretir Şehide ağlamanın ayıplığını Sakarya düşer sesine sesin böylece yeniden yazılır şiire “İki hece” salınır dilinde sarsılır gök meleklerin birliğe secdesiyle Düşkünlüğün düşürülmüşlüğüm birde Uzun uzadıya gelen sabahın seherinde Üşümüşlüğüne düşürülmüş soğuğun cellâdı olayım gölgende Yaralarını öptüğüm sabaha yakın vakitlerde, yaran en derinde Çağrına cevap verememek dağları duman eylerde Neylersin Ankara gibi seçilmişim bende yokluğunun başkentine |