Üç Zaman...Gece salınırken sokaklarda Çatlaklara sızan her şeyi karanlık sanıyorduk İnsanlar gecenin renginden boşaltırken caddeleri Kaldırımların çığlıklarını sağırlara anlattırıyorduk Eşsiz zamanlardan birinde taçsız bir bahar eşliğinde Gülümüzün yapraklarını kanatmıştık da hani Biri gelip alnından söz etmişti bir diğeri utancından Cinneti paylaşamamıştık ne saçma bir zamandı… Gece kabahatlerin üstüne odalar örerken Açıkta yürümeyi meziyet sanıyorduk da seninle biz Ben sana acımı “sus”uyordum sen başka acılara kusarken Avuçların suç aletleriyle dolup taşmışken Hala bir yerlerde sanık arıyordum düşüme Sen ve ben ne kuvvetli yalancılardık aşka (Utancından söz eden hala aramızdaydı ve ne saçma bir zamandı) Gecenin rengini solduracak kadar aydınlık yokken Tüm beyazları kirletiyorduk nasılda korkmuştuk gün ışıyacak diye Hafızana güvenebilseydik ben silerdim her şeyi Üç gün aşka ne çok yakışmıştı dördüncüsü sevda olacaktı Ve sen sevdayı bir duvağa ve bir şaire emanet etmeseydin Şimdi utancından söz eden beni bu kadar oyalamayacaktı (Alnından söz eden cinnetimizi ağırlamıştı ve ne saçma bir zamandı) Gece sessiz sedasız otururken yeryüzünde Ona düşürülmüş iki cinayetin suçunu siyaha yüklüyorduk Çatlaklara sızan kanı karanlık sanıyorduk da hani Kendi katliamımızı bir başkasıyla bıçaklıyorduk Ne kadar anlayışlıydı alnından söz eden ismimle hitap ederken Ve az önce yığılmış bir ömrün üstünde tepinirken… |
Kaldırımların çığlıklarını sağırlara anlattırıyorduk"
bu beyit bile başlı başına bir ansiklopedi
kutladım çokça