TIMARHANEDEN KIZIMA MEKTUPLAR /5
Buraya gelişimin beşinci ayı doldu;
Ne vakit bırakırlar, bilemiyorum artık. Garip başım püsküllü belâyı burda buldu Gözlerimin yaşını silemiyorum artık... Hekimler heyetine çıkardılar az önce, ’’Deli değilim’’ demek, delilik midir sence? Sabrımı tutan urgan, saç telimden de ince Kaşlarım çatık kaldı, gülemiyorum artık... Biri derdimi sordu, ’’Derya’’ dedim, güldüler. ’’Belli oluyor’’ deyip, ilk sözümü böldüler., ’’Anlaşıldı’’ yazdılar... ’’Buna yine geldiler!’’ Halimden tek anlayan bulamıyorum artık... Daha ismini dedim, cümlem dilimde kaldı. Yaktılar ocağımı, çarem külümde kaldı. Mülürlenmiş bir rapor en son elimde kaldı Derdim sen isen devâ dilemiyorum artık... Herkesin bir derdi var; Dinlesen, şaşırırsın. Hayretin kervan olur, dağlardan aşırırsın. Fikir kabına sığmaz, mecburen taşırırsın, Fazla derin düşünüp dalamıyorum artık... Bir resmin kalmış bende, koynumda saklıyorum, Yüzüme sürmek için hep fırsat yokluyorum. ’’Canım kızım’’ diyerek öpüyor, kokluyorum Yazık, bir selam bile salamıyorum artık... Dün bir müfettiş geldi, ’’Ali sen misin?’’ diyor. ’’Gözü yirmidört saat dolu sen misin?’’ diyor. ’’Fotoğrafla konuşan deli sen misin?’’ diyor. Gurur yapıp saçımı yolamıyorum artık... Hemşire hanımların elinde büyük kozu; ’’Akıllıyım’’ dedikçe, basıyorlar narkozu! Sonra meşhur gömleği giyersin kuzu kuzu, İstesem de şuurlu kalamıyorum artık... ’’Deli olmasam burda işim ne ki?’’ diyorsun. ’’Beş yaşındaki çocuk, benden zeki’’ diyorsun. Sonunda ne derlerse, ’’Tamam peki’’ diyorsun. Sık dokuyup da ince elemiyorum artık... Bu mektubun ömrü de buraya kadar sürdü. Işıklar söndürüldü, cinnet nöbete girdi. Biraz evvel başhekim -yatın- emrini verdi; Zarfını gözyaşımla sulamıyorum artık... |