Doğu’da doğanlaraHayat söyler, ömür insan insan akar İnsan ölüm ölüm susar Ölüm zehirli sarmaşık gibidir... Bulutlar yağmur dökmez topraklarına Fakat şakır şakır yağar alın terinin kurak düşleri Doğuda doğanların yolunda gitmez işleri Güneşin ve emeğin harcında yoğrulurlar Yüzleri solgun, yorgun ve kederlidir Zordur ve çoraktır tarlaları Mevsimli mevsimsiz ağlar anaları Türküden bozma ağıtlarda Yanık bir ezgidir doğunun insanları... Tarumar olmuş düşlerin antik harabesine Kanla sulanmış darağaçları dikilir Her biri avlunun ortasında fokurdayan Karacadağ gibi, her biri kendi devri gibidir Sonradan adı caddelere verilse de Düşündüğü için sallandırılan canların Bir karanlık aydınlanacak diye Bin ömrün ocağı sönecektir Fırat’ın sularına kulaç atmayan Bilemez ki Fırat’ın bağrında kimler ağlar Fakire tepetaklak işler yasalar Vermeden alır ya da almadan vermez Ağalar ve ağa babalarından izin alarak Zalimleri ağa yapanlar… Hayat susar, ömür büklüm büklüm sararır Yaşamak çölde serap gibidir, fellik fellik aranır Ne zaman güneş doğsa, doğuda yeni bir umut canlanır… İsmail Boyraz |
neden yazdım bunlar:)) nenelerimi gördümde ondan başlarını böyle örterlerdi..kafkasyanın güvercinleri..bu güzel şiirinizi kutluyorum..bana geçmişi yaşattığı için
saygılarımla