hani..Şiirin hikayesini görmek için tıklayın Yeminli bir söz gibi dilimi keserken kelimeler/gölgeni alıp koynuma, saçlarının kırıklarına batarken ayaklarım..mecbur ve mahcup bir çocuğun bir söze kanması gibi kan/ıyorum şimdi..çıplağım..ayağımın tabanı kadar hem de..“tuz kadar” severken yedeğime aldım tüm uykusu kaçmış kelimelerimi..ciğerlerine hapis etmiş bir nefeslik hava gibi..
(...) duydum ki yağmur yağınca martılar yolunu kaybedermiş.. hatırladın mı? ağaçların arasında bir gölün gölgesiydi hani... elsiz.. ayaksız.. dillenmeyen.. dile gelmeyen sözler vardı bir vakit sesimiz sökülürdü aniden ve biz sesimizdeki söküğü dikip.. sarardık kanayan yanlarımızı zehirli otlarımızla.. tenlerimizden önce g/özlerimiz yudumlardı hani.. görürdü de gülerdi bir dem.. kordan ağır bir ten yarasında/yangınında.. saklambaç oynayan çocuk tadında.. sobelemek adına.. sağırlığımıza inat.. sayıklardık birbirimize olan sevdamızı.. sesler vardı hani... şehrin sokaklarında kaybolan gözlerden önce.. gözlerimizin derinliğini alan ışık tadında.. kısarak bakıyorum şimdi... kısarak akıyorum... gözlerimden önce kelimelerimi ki sesin var dı.. su/sa/dığım.. sesin vardı.. dinlediğimde yutkunduğum.. hani.. (...) |