HİCRAN
HİCRAN
Satılık vicdanlarınızda bir küçük sızı, Ben 16 numarada Hicranım Hicran, Çilli Fadime’nin ortanca kızı, Dünya ya geldim geleli viranın viran! Arguvan çiçekleri vardı bahçemizde, Güneş ,en önce bizim eve doğardı. Ne varsa kötüden hayından yana, Babam elleriyle boğardı. Ortancasıydım babamın. Ortanca gülüydüm. Orta yerde döner durur, Kilim yerine sevda dokurdum. Nakış nakış işlerdim düşlerimi. Abam, karanfiliydi babamın. Kardeşim gülü, Bu kadar erken mi eserdi, Ayrılık yeli? Okumayı sökmemişti abam. Ben ,okula gitmeden okurdum. Babam gurur duyardı benle. “Okuyacak büyük insan olacak,” derdi. “Okuyacak benim kızım, Yoksulluğumuza çare bulacak. Okuyacak, ellerimden tutacak. Okuyacak kardeşine bakacak.” Sevinirdim o zaman. Pır pır ederdi yüreğim… Yaratan dan tek dileğim; Eğdirme başımı yere. Yaratandan tek dileğim; Düşürme adımı dile. Yaradan duymadı beni. Duymadı bir kez bile. Kimsemiz yoktu başka, Kimsesizlik umurumuzda olmazdı. Yaban serçelerdi konardı dalımıza. Dallarımız umut, Dallarımız sevinç, Dallarımız düş doluydu. Bir yola çıkmıştık sonu belirsiz. Yollarımız, ak babayla doluydu. Kara yazılmıştı yazgım. Her yerde her köşede binlerce hayın. Yaşım kaçtı? O güne kadar yaşamış mıydım? Kolumuz kırıldı, Koptu kanadımız. Bir Cuma akşamı. Yok, oldu babamız. “Baban gitti .”dediler. “Baban gitti, dönmeyecek “Baban gitti ,gelmeyecek.” Bu masal yeni başlamıştı daha! Daha on birindeydim ben! Ne demek baban gitti! Ne demek baban dönmeyecek! Peki, bahçedeki Arguvanlara kim su verecek? Peki, kim sarılacak boynuma? Kim kızım diyecek? Kim tutacak elimi? Kim yolumu bekleyecek? “Baban gitti.”dediler, “Baban, dönülmeze gitti. Üç kardeşini, anneni, Hepinizi terk etti.” Yaşamak bir oyundu anlayacağın, Vaktinden önce bitti… Üç çiçek; Kaldık bahçenin orta yerinde. Annemiz bahçıvan, Bahçıvan yorgun. Annemiz, coşkun akmış sel misali durgun. Annemiz, giden babamıza vurgun. Sustu annem, yıllarca sustu. Katık etti acısını ekmeğine. Yıllarca kan kustu. Ve yoruldu o da bir gün. Kanat taktı kollarının yerine. Babamın yanına uçtu. Ölüm yakışmadı anneme. Ölüm, konmazdı bu mevsimde dallara. Ölüm, çalmazdı babasızın kapısını. Ölüm almazdı annemi zamansız. Dost tuttuğu kahpe dölü, savurmasaydı bıçağı, Ve anlımızda bunca leke, Ve düşlerimizde babamız, Gitmezdi annem böyle zamansız. Savurmayaydı o kahbe dölü! O bıçağı, böyle amansız. Baba yok, Anne yok. Üç fidan açıkta… Üç fidan, Oynanan tüm oyunlar kancıkça. Üç fidan, kurumadan büyümeyi bekliyor. Akbabalar toplanmışlar fidanların başına. Yorulmalarını, Durmalarını, Düşmelerini Bekliyor… Önce ablam düştü. Düşmez, yorulmaz, durmaz sandığım abam. Sıra bendeydi. Yetmedi işte, Yetmedi çabam! Cehenneme gidermişim. Öyle söylemiş, mahallenin hocası. Cehenneme gider, Yanarmışım cehennem de! Yanarken kanarmışım! Kanarken boğulurmuşum! Mahallenin namusu, Babamın emaneti, Annemin göz nuruymuşum. Yaşım on altıyı bulmuş. Bir soysuza vurulmuşum. Cehenneme gidermişim! Cehennemde yanarmışım1 Cehennemde kanarmışım! Babam olur sanmışım soysuzu. Yarsızlığımda yar, Arsızlığımda ar, Anam olur. Ve evini bekleyen, Ve çocuklarını seven, Bana ,sevdiğim diyen. Bir dilim ekmek, Bir yudum su, Bir parça umut getirir sanmışım. On altısındaymışım daha! On altı milyon kere yanılmış! On altı milyon kere kanmışım! Aldanmışım ulan! Aldanmış!Aldanmışım! Mahallede, kötüye çıkmış adım. Bir soysuza aldandım diye. Kahve köşelerinde, Park kuytularında, Bakkalda, manavda, lokantada, Türkü olmuşum, Türkü olmuşum da Sarhoş masaların da okunmuşum. On birinde çocuk, On ikisinde yetim, On beşinde kadın, On altısında, kahpe olmuşum! Bir dilim ekmek için! Bir yudum su için! Tınaz olmuşum başak olmadan, Rüzgâr öyle sert esmiş ki garip gönlümde. Savrulmuşum lan! Savrulmuşum! Mahalle ,benden sormuş hesabı. Korkmuşlar beni kötü edene “Neden ?”demekten. Hep bana sövmüşler. Kuytularda ,aşk dilenen delikanlılar, Meydanlarda, suratıma sövmüşler. Ergeni erkek olmuş, Genci erkek, Yaşlısı, dirili vermiş beni görünce. Namussuzlar, namuslu olmuşlar bana sövünce. Bense oturup ağlamışım. Geceler boyu sessizce. Benmişim, mahallenin namussuzluğunun sebebi. Benim yüzümden yağmıyormuş yağmur. Benim yüzümden, sokaklar çamur. Gidersem, daha çok aydınlatırmış güneş. Gidersem, kesilmezmiş çeşmeler. Gidersem, kadınlar daha rahat dolaşırmış sokakta. Ay, daha da aydınlatırmış geceyi. İstemediler! İstemediler mahallede, Benim gibi, eksik eteği… Korkaklar, yiğit oldular bir akşam. Korkaklar, cesaret aldılar korkaklardan. Korkakların en önünde; Bana o kötülüğü yapan adam. Mahallemiz, dediler, Kızlarımız, dediler, Evimiz, barkımız, düzenimiz dediler, Beni öldürmeye yemin ettiler. Gecenin, katran karalığının içinde, Toplandılar kapımın önünde. Köpek gibi! Çakal gibi! Kurt gibi uludular. Tuttular kollarımdan, Mahallenin köşesine koydular. Sonra gittiler evlerine, Ben, sokaklarda kendimi bir dilim ekmek için satarken, Çocuklarına sarılıp uyudular. Babamın ortanca çiçeğiydim ben. Babamın yedi veren gülü. Babam girerdi düşlerime, Sızmadan uyumuşsam eğer. Düşlerimde, utanırdım babamdan. Babam ,bakamazdı gözlerime. “Ben suçlu değilim,” derdim babama. “Ben suçlu değilim baba! Ben düşmedim, Ben düşmedim bu yola! İttiler beni baba! İttiler beni. Uzandığım eller, İnandığım diller, Komşular, akrabalar, Arkadaşlar, yarenler, Dost bildiğim dağlar üstüme çöktü baba! Bir yudum su diye yanaştığım çeşmeler, boğdular beni. Bir dilim ekmek, bunca pahalı mı olur baba? Bir yudum su boğar mı bir insanı?” Babam, kaçırırdı gözlerini. Babam, bakmazdı gözlerime. Baban ,dokunmazdı ellerime. Ellerim havada kalırdı. Ellerim kan olur, Damlardı toprağa. Uyanırdım uyanırdım ki, Yüreğimin orta yerinde bir yara. “Bırakma beni baba! Bırakma beni baba! Bırakma beni baba!” Cehenneme gidermişim! Cehenneme gider, yanarmışım ateşlerde! Cehenneme gider, kanarmışım ateşlerde. Cehennem nerde ulan! Cehennem nerde? Şimdi, hangi saate baksam, Babamı gösteriyor. Hangi takvimi görsem, Babamı anlatıyor. Tüm yollar babama çıkıyor şimdi. Tüm nehirler, babama akıyor. Kocaman dünyayı, küçük bir odaya sığdırdım şimdi, Şimdi on altı numaradaki Hicran’ım Hicran Çilli Fadime’nin ortanca kızı. İki bacak arasında kapanmaz yaram… Sizin dilinizde onur. Sizin sohbetlerinizde insan. Sizin düşlerinizde, gelinlikli çocuklar. Benim düşlerimde babam! Benim düşlerde bile, Kapanmaz yaram… Cehennemde yanarmışım! Cehennemde yanarmışım öyle mi? Cehennemi ,ben dünyada yaşadım. Yakmaz cehennem beni lan. Ben cehennemde yanmam. Ben, cehennemde yanmam. Ben… Cehennem de yanamam. Dağlarda kan çiçeği, olaydım da öleydin. Dönülmez o yollardan bir gün bende geleydim. Çiçek açarmış ağaçlar, bende güle döneydim. Kurumuş bahçelerde fidanım fidan. On altı numarada ,Hicranım Hicran. Kim öle, kim kala, kim gelip gide? Kim duya, kim bile kim yitip gide? Boynumu uzattım o kalın ipe. Toz oldum, dumanım, viranım viran. On altı numarada Hicranım Hicran… Sol yanım atmıyor, sağ yanım çöktü. Babam ,yıllar sonra yüzümü öptü. Şu kirli bedenim toprağa battı. Ateştim de söndüm, dumanım duman! Bu gün ölüm günüm, kapandı yaram. |