TEK ALLAH'IM ALLAH'TIRŞiirin hikayesini görmek için tıklayın "(SAV) HZ. MUHAMMED MİRACA ÇIKTIĞINDA; YÜCE YARADAN ALLAH, ’EY HABİBİM BEN HİÇ BİR ŞEYE BENZEMEM, ANCAK SENİN KALBİNİ ARAŞTIRDIM VE KALBİNDE İMAM ALİ’Yİ GÖRDÜM DİYEREK’, (SAV) HABİBİ HZ. MUHAMMED’E HZ. ALİ’NİN BEDENİNDE ZUHUR ETMİŞTİR VE ÖYLECE GÖRÜNMÜŞTÜR Kİ; ANCAK GERÇEKTE HAŞA ALLAH’I HİÇ KİMSE GÖREMEMİŞTİR VE GÖREMEYECEKTİR..!"
Prof. Dr. Haydar Baş 7 Ocak 2013/Yeni Mesaj Gazetesi Sapık hezeyanların tarihi geçmişi Arap Baharı sürecinde tekrar gündeme gelen Şii-Sünni fitnesi bugün Hz. Ali’ye inanan Müslümanları din dışı ve sapık olarak göstermektedir. CIA bağlantılı bazı müftüler, Hz. Ali sevdalılarının, -haşa- Hz. Ali’yi Allah kabul ettiklerini, bu sebeple katledilmelerinin vacip olduğunu ifade etmekteler. Şia âleminin üzerinden yürütülen İslam’ı yok etme planları aslında bugüne ait değil. Şiayı Abdullah b. Sebe isimli bir hayal kahramanın kurduğunu iddia eden kişiler, onun ağzından sanki Şiiliğe mal edilmiş görüşleri İslam itikadına sokmaya çalışmışlardır. Böylece yanlışlar ve uydurmalar Şiilik yolu ile islamın gerçekleri imiş gibi gösterilmiş, aynı zamanda Şiilerin inandıkları da sapık ve batıl kabul ettirilmiştir. Abdullah b. Sebe’den rivayet yapan ilk kişi Seyf b. Ömer’dir. Yalan hadis uydurduğu bilinen bu kişiden sonra, tarihçi Taberi de İbn Sebe’den hadis nakletmiştir. Zaman içinde müsteşrik mantık aynı gerekçelerle İbn Sebe’den nakillere yer vermiştir. Nicholson, Van Vloten, J. Wellhausen, Dwight Donaldson ve Ahmed Emin müsteşrik yazarlardır. Bu kişiler, Şianın Yahudi olduğu iddia edilen Abdullah b. Sebe tarafından kurulduğu ve Şianın sapık olduğu tezini işlemiştir. Ahmed Emin, Fecr’ül İslam adlı eserinde Taberi’den alıntılar ile Hz. Osman dönemi ve Ebuzer Gıffari’nin ona karşı çıkmasını anlattıktan sonra 276. sayfada şunları yazıyor: “Şiilik, İslam’a karşı güdülen kin ve düşmanlık yüzünden İslam’ı yıkmak isteyen herkesin sığındığı bir mezhep olmuştur. Yahudi, Hıristiyan yahut Zerdüşti olan ve kendi dininin esaslarını İslam’a sokmak isteyen herkes, Peygamberin Ehl-i Beyti’nin sevgisini kendisine bir perde yapmakta, bu perde ardında dilediğini yapmaya uğraşmaktadır. Şia recat inancını böylece Yahudilerden aldı” der. Müsteşrik Nicholson, Cambridge baskılı “History of the Arabs” kitabının 215. sayfasında şunu yazar: “Abdullah b.Sebe, Sabaiyye fırkasının kurucusudur. Yahudidir ve Hz. Osman’ın zamanında Müslüman olmuştur. İbn Sebe, İsa’nın bu dünyaya tekrar geleceğine inanıp da, Hz. Muhammed’in tekrar geleceğine inanmayan kişiye şaşılır; oysa ki Kur’an da Hz. Muhammed’in de tekrar geleceği açıkça bildirilmiştir. Binlerce peygamber gelip geçmiştir, her birinin de yerine geçecek vasisi vardır. Muhammed’in vasisi de Ali’dir (as)” demektedir. Müsteşrik Wellhausen, “Das Arabische Reich und sein Sturtz” adlı kitabının 56-57.sayfalarında şunu yazar: “Sabailer, İslam’ın esasını bozmuşlardır. Onlar Kur’an’ın hilafına Tanrının peygamberin bedenine; peygamberin vefatından sonra da Ali’nin ve soyunun bedenlerine hülul ettiğine inanıyorlardı. Onların nazarında Ali, Ebubekir ve Ömer’le bir sayılmazdı. Kutsi ruhun Ali’ye hulul ettiğine inanıyorlardı.” Bu müsteşrik de kitabının önsözünde Taberi’yi övmektedir. Örneklerden anlaşılmaktadır ki, Taberi kaynaklı Abdullah b. Sebe rivayetleri, aslında yaşamamış bir kişinin ağzından ve fiillerinden Hz. Ali’yi ve onu sevenleri karalamak için uydurulmuş rivayetlerdir. Müsteşrikler tarafından da kullanılan rivayetlerin bugün Şii dünya için atılan iftiraların aynısı olduğuna dikkat ediniz. Demek ki, Şii dünyanın ve Hz. Ali’nin karalanması sadece bugüne ait bir fitne değildir. Ravi Seyf b. Ömer, ilk nakilleri hicri 170 ve 193’de yapmıştır. İslam tarihinin ilk dönemlerinden itibaren bu bozucu fitne hayali İbn Sebe’nin ağzından nakillerle bugüne gelmiştir. Bugün de, Arap Alevisi olan kardeşlerimiz Nusayriler için “Hz. Ali’ye Allah diyorlar” denmiyor mu? Bu sebeple Müslüman dünyanın özellikle Sünni kardeşlerimizin ayık olması gerekmektedir. Oynanan oyun Şianın dışlanması ve yok edilmesi ile kalmayacak, Sünnileri de içine alarak topyekün İslam ümmetinin itikadını değiştirecektir. İlk Aleviler, Hz. Ali’nin yanında yer alan Hz. Peygamberi görme şerefine erişmiş ilk sahabelerdir. Ebuzer Gıffari, Ammar bin Yasir, Selman-ı Farisi, Mikdad b. Esved, Halid b. Said b. As, Osman b. Huneyf, Ebu Eyyub el Ensari, Bureyde b. Eslemi, Ubey b. Kab, Huzeyme b. Sabit, Ebu Eysem b. Teyhan, Sehl b. Huneyf, Zeyd b. Erkam, Abdullah b. Abbas, Sad b. Ubade, Cabir b. Abdullah el-Ensari, Huzeyfe b. Yeman, Kays b. Sad’dır. Bu isimler sahabenin en seçkin ve takva insanları, Hz. Peygamberin (sav) sevdiği dostları ve arkadaşlarıdır. Günümüzde bidatte ve sapık olarak gösterilmeye uğraşılan Şii dünyada İmam Ali ve ardından giden bu sahabelerin yolunu takip eden kişilerdir. Gerçek bu iken, sergilenen oyun iyi görülmelidir. Maksat, İmam Ali Efendimizi karalamak ve karartmak; ona yakın olanları devre dışı bırakmaktır. Yarın Şia taraftarlarının ve Ehl-i Beyt’in bu batıllarla nasıl mücadele ettiklerini yazacağız. Prof. Dr. Haydar Baş 8 Ocak 2013/Yeni Mesaj Gazetesi Büyük Oyun - 2 Günümüzde bazı çevreler Nusayri denilen Arap Alevilerinin Hz. Ali Efendimizi hâşâ Allah kabul ettiklerini uydurmaktalar. İslam tarihinde “gulat inancı” olarak zuhur eden bu sapık düşünce, ilk olarak Hariciler tarafından ortaya atılmıştı. (Şehristani: El-Miler ) Özellikle İmam Muhammed Bakır ve oğlu İmam Cafer gulat inancına şiddetle karşı çıkmışlardır. Gulat, Ehl-i Beyt mektebinin merkezi konumundaki Kufe şehrinden yayılmış din dışı akımlardan biridir. Emeviler’in son dönemlerinde artış gösteren bu sapık görüş, "Resulullah’dan (sav) sonra Ali’den daha üstün biri yoktur. Hak Teâla onların suretinde zuhur etmiş, onların dili ile konuşmuş, onların elleri ile tutmuştur" şeklinde hezeyanlar yaymıştır. (Bak.: İmam Cafer isimli eserimiz) İmam Muhammed Bakır dönemindeki lideri Muğire b. Said el-İcli idi. Muğire, Ebu Cafer in huzuruna çıktı ve şöyle dedi: "Gaybı biliyorum, de, sana Irak’ı sunayım." İmam Bakır onu sert bir şekilde itti, ondan yüz çevirdi. Düşüncelerinden dolayı ona beddua etmiştir: "Allah Muğire’ye lanet etsin. Bizim adımıza yalan söylüyordu." İmam Bakır Gulat’ın diğer liderlerinden Benan et-Tebban hakkında da beddua ederek şöyle buyurdu: "Allah, Benan et-Tebban’a lanet etsin çünkü Benan, babam adına yalan söylüyordu." İmam Cafer dönemindeki liderlerinden Ebu’l Hattab, Ehl-i Beyt imamlarının peygamber olduklarını, ardından da Tanrı olduklarını öne sürdü. İmam Cafer’in zamanının tanrısı olduğunu söyledi. Onun görünen şahıs olmadığını ancak bu âleme indiğinde bu surete girdiğini, insanların da onu bu surette gördüklerini iddia etti" İmam Cafer-i Sadık, gulatla açıkça mücadele etmiştir. İsa Cürcani diyor ki: “İmam Cafer’e, ‘Gulat cemaatinden duyduklarımı size söylememi ister misiniz?’ dedim.” İmam (as) şöyle buyurdu… Ben de “Onların bazısı Allah’ın yerine sana ibadet ediyorlar ve diğer bazısı da senin peygamber olduğunu söylüyorlar." İmam bunu duyunca o kadar ağladı ki, mübarek yüzü gözyaşları ile ıslandı. Sonra buyurdu: "Allah onları benim elime verir de öldürmezsem, Allah evlatlarımı kendi elimle öldürsün." Meyser’den gelen rivayette, İmam Cafer gulat inancına sahip olanlar hakkında şöyle buyurmuştur: İmam Cafer’in yanında Ebu’l Hattab’dan gulatın kurucusundan söz ettim. Bir yastığa yaslanmıştı. Hemen doğruldu. Parmağını göğe kaldırarak: "Allah’ım! Meleklerin ve bütün insanların laneti Ebu Hattab’ın üzerine olsun! Allah’ı şahit göstererek diyorum ki, o kâfirdir, fasıktır, müşriktir. O firavunla birlikte sabah akşam en şiddetli azaba uğratılacaktır." Ehl-i Beyt imamlarının lanet ettiği ve “kâfirliktir” dediği bu sapık düşünce, bugün Arap Alevisi olan Nusayrilerin inancı imiş gibi gösterilmeye çalışılmaktadır. Ve gerçekle alakası yoktur. Dünkü yazımızda Hz. Ali’nin yanında yer alan ilk kişilerin Hz. Peygamberin yakın arkadaşları ve seçkin sahabeler olduğunu belirtmiştik. Nasıl ki, İslam tarihinin ilk dönemlerinden itibaren İbn Sebe masalı ile Şii dünya karalanmaya çalışılmışsa, gulat gibi sapık akımlarla da imam ali taraftarları batılda imiş gibi gösterilmeye uğraşılmıştır. Günümüzün İbn Sebeleri hayal kahramanlar değildir. Maalesef İslam adına ortaya çıkmış ama geçen zamanda ABD’nin etkisinde kalarak İslam’a ihanet etmiş kişilerdir. Afganistan’daki Hikmetyar buna örnektir. Sovyetlerle mücadelesinde Afganlıların yanında ama ABD ile beraber hareket etmişti. Amerikancı olduğu herkesçe bilinmektedir. İhvan -i Müslimin, Mısır’da İngiliz işgaline karşı kurulmuştu ancak bugün ABD yanlısıdır. Bundan 30 evvel ülkemizde Ankara’da, Konya’da ve İzmir’de ilahiyat fakültelerinde Hıristiyanlık dersleri veren Thomas Michel de aynı kadronun adamıdır. Suriyeli kadınları göreve çağıran müftünün veya Müslüman kanı akıtmak caizdir diye beyan eden Mısırlı Yusuf el-Kardavi’nin İslam adına bir Kur’an ayetine veya Hz. Peygamberin hadisine dayanarak fikir beyan ettiğini kim iddia edebilir? Öyleyse bugün İslam adına söz sahibi imiş gibi hareket eden pek çokları ABD’nin sözcüsü haline gelmişlerdir. Şiilik ve Hz. Ali’yi sevmek ise, bu çevrelerin İslam’ı karalama uğraşlarında bir malzeme olmuştur.
İslamiyetin özü, İmam Ali’dir kardeş
(SAV) Ehl-i Beyt Peygamber’dir, mutlak böyledir kardeş Ceddi (SAV) Peygamber ceddi, soyu (SAV) Peygamber soyu Nuru Allah nurundan, bu nur Ali’dir kardeş. Kız, damat ve torun var, dede (SAV) Muhammed iken Müslüman olan her kul, bir farz bilmeli iken Buna karşı gelenler, Yezid ile soyudur Kul nasıl Yezid olur, Kur’an lanetlemiş iken. Mirac ziyaretinde, Resul Allah’ı gördü Allah ile konuştu, bir düşün nasıl gördü?!.. Allah tazahhur etti, Ali’nin bedeninde(!) Haşa yoktur benzeri, Hakk böyle uygun gördü. Tek Allah’ım Allah’tır, kul Nusayri Fellah’tır İslamiyet özümdür, ilk-son sözüm Allah’tır İftira atanlar var, Yezid oğlu Yezid’dir (SAV) Muhammed-Ali nurken, tek yaradan Allah’tır. |
HZ. ALİ İÇİN NAZİL OLMUŞ BAZI AYETLER
Kaynak:Kur'an-ı Kerim/Bakara Sûresi/Sayfa:7/Cüz:1/39. Ayet: İnkâr edenler ve âyetlerimizi yalanlayanlara gelince, işte bunlar cehennemliktir. Onlar orada ebedî kalacaklardır. ﴾39﴿وَالَّذ۪ينَ كَفَرُوا وَكَذَّبُوا بِاٰيَاتِنَٓا اُو۬لٰٓئِكَ اَصْحَابُ النَّارِۚ هُمْ ف۪يهَا خَالِدُونَ۟ ﴿٣٩﴾
Kaynak: Kur'an-ı Kerim/En'âm Sûresi/Sayfa:149/Cüz:8/Ayet:156-157: Kitap, yalnız bizden önceki iki topluluğa (yahudilere ve hıristiyanlara) indirildi. Biz onların okumalarından habersiz idik" demeyesiniz, yahut, "Eğer bize kitap indirilseydi biz onlardan daha çok doğru yolda olurduk" demeyesiniz, diye bu Kur'an'ı indirdik. İşte size Rabbinizden açıkça bir delil, bir hidayet ve bir rahmet geldi. Artık Allah'ın âyetlerini yalanlayan ve (insanları) onlardan çeviren kimseden daha zalim kimdir!? İnsanları âyetlerimizden alıkoymaya kalkışanları, yapmakta oldukları engellemeden dolayı azabın en kötüsü ile cezalandıracağız. ﴾156-157﴿
اَوْ تَقُولُوا لَوْ اَنَّٓا اُنْزِلَ عَلَيْنَا الْكِتَابُ لَكُنَّٓا اَهْدٰى مِنْهُمْۚ فَقَدْ جَٓاءَكُمْ بَيِّنَةٌ مِنْ رَبِّكُمْ وَهُدًى وَرَحْمَةٌۚ فَمَنْ اَظْلَمُ مِمَّنْ كَذَّبَ بِاٰيَاتِ اللّٰهِ وَصَدَفَ عَنْهَاۜ سَنَجْزِي الَّذ۪ينَ يَصْدِفُونَ عَنْ اٰيَاتِنَا سُٓوءَ الْعَذَابِ بِمَا كَانُوا يَصْدِفُونَ ﴿١٥٧﴾
Kaynak: Kur’an-ı Kerim/Mâide Sûresi/Sayfa:119/Cüz:6/67. Ayet (Tebliğ Ayeti):
Ey Peygamber! Rabbinden sana indirileni tebliğ et. Eğer bunu yapmazsan onun verdiği peygamberlik görevini yerine getirmemiş olursun. Allah seni insanlardan korur. Şüphesiz Allah, kafirler topluluğunu hidayete erdirmeyecektir. ﴾67﴿ يَٓا اَيُّهَا الرَّسُولُ بَلِّـغْ مَٓا اُنْزِلَ اِلَيْكَ مِنْ رَبِّكَۜ وَاِنْ لَمْ تَفْعَلْ فَمَا بَلَّغْتَ رِسَالَتَهُۜ وَاللّٰهُ يَعْصِمُكَ مِنَ النَّاسِۜ اِنَّ اللّٰهَ لَا يَهْدِي الْقَوْمَ الْكَافِر۪ينَ ﴿٦٧﴾
Kaynak: Kur’an-ı Kerim/Mâide Sûresi/Sayfa:107/Cüz:6/3. Ayet (İkmal Ayeti):
Ölmüş hayvan, kan, domuz eti, Allah'tan başkası adına boğazlanan, (henüz canı çıkmamış iken) kestikleriniz hariç; boğulmuş, darbe sonucu ölmüş, yüksekten düşerek ölmüş, boynuzlanarak ölmüş ve yırtıcı hayvan tarafından parçalanmış hayvanlar ile dikili taşlar üzerinde boğazlanan hayvanlar, bir de fal oklarıyla kısmet aramanız size haram kılındı. İşte bütün bunlar fısk (Allah'a itaatten kopmak)tır. Bugün kafirler dininizden (onu yok etmekten) ümitlerini kestiler. Artık onlardan korkmayın, benden korkun. Bugün sizin için dininizi kemale erdirdim. Size nimetimi tamamladım ve sizin için din olarak İslâm'ı seçtim. Kim şiddetli açlık durumunda zorda kalır, günaha meyletmeksizin (haram etlerden) yerse şüphesiz ki Allah çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir. ﴾3﴿حُرِّمَتْ عَلَيْكُمُ الْمَيْتَةُ وَالدَّمُ وَلَحْمُ الْخِنْز۪يرِ وَمَٓا اُهِلَّ لِغَيْرِ اللّٰهِ بِه۪ وَالْمُنْخَنِقَةُ وَالْمَوْقُوذَةُ وَالْمُتَرَدِّيَةُ وَالنَّط۪يحَةُ وَمَٓا اَكَلَ السَّبُعُ اِلَّا مَا ذَكَّيْتُمْ وَمَا ذُبِحَ عَلَى النُّصُبِ وَاَنْ تَسْتَقْسِمُوا بِالْاَزْلَامِۜ ذٰلِكُمْ فِسْقٌۜ اَلْيَوْمَ يَـئِسَ الَّذ۪ينَ كَفَرُوا مِنْ د۪ينِكُمْ فَلَا تَخْشَوْهُمْ وَاخْشَوْنِۜ اَلْيَوْمَ اَكْمَلْتُ لَكُمْ د۪ينَكُمْ وَاَتْمَمْتُ عَلَيْكُمْ نِعْمَت۪ي وَرَض۪يتُ لَكُمُ الْاِسْلَامَ د۪يناًۜ فَمَنِ اضْطُرَّ ف۪ي مَخْمَصَةٍ غَيْرَ مُتَجَانِفٍ لِاِثْمٍۙ فَاِنَّ اللّٰهَ غَفُورٌ رَح۪يمٌ ﴿٣﴾
Kaynak: Kur’an-ı Kerim/Mâide Sûresi/Sayfa:117/Cüz:6/55. Ayet :
Sizin dostunuz ancak Allah'tır, Resûlüdür ve Allah'ın emirlerine boyun eğerek namazı kılan, zekâtı veren mü'minlerdir. ﴾55﴿ نَّمَا وَلِيُّكُمُ اللّٰهُ وَرَسُولُهُ وَالَّذ۪ينَ اٰمَنُوا الَّذ۪ينَ يُق۪يمُونَ الصَّلٰوةَ وَيُؤْتُونَ الزَّكٰوةَ وَهُمْ رَاكِعُونَ ﴿٥٥﴾
KAYNAK: Kur'an-ı Kerim/ A'râf Sûresi /Sayfa:154/Cüz:8/36. Ayet:
Âyetlerimizi yalanlayanlar ve onlara uymayı kibirlerine yediremeyenlere gelince işte onlar cehennemliklerdir. Onlar orada ebedi kalacaklardır. ﴾36﴿وَالَّذ۪ينَ كَذَّبُوا بِاٰيَاتِنَا وَاسْتَكْبَرُوا عَنْهَٓا اُو۬لٰٓئِكَ اَصْحَابُ النَّارِۚ هُمْ ف۪يهَا خَالِدُونَ ﴿٣٦﴾
KAYNAK: Kur'an-ı Kerim/ Bakara Sûresi/Sayfa:32/Cüz: 2/207. Ayet:
İnsanlardan öylesi de vardır ki, Allah'ın rızasını kazanmak için kendini feda eder. Allah kullarına çok şefkatlidir. ﴾207﴿وَمِنَ النَّاسِ مَنْ يَشْر۪ي نَفْسَهُ ابْتِغَٓاءَ مَرْضَاتِ اللّٰهِۜ وَاللّٰهُ رَؤُ۫فٌ بِالْعِبَادِ ﴿٢٠٧﴾
Kaynak:Kur'an-ı Kerim/ Yûnus Sûresi/Sayfa:210/Cüz:11/17. Ayet: Artık, Allah'a karşı yalan uydurandan veya O'nun âyetlerini yalanlayandan daha zâlim kimdir? Şüphe yok ki (böyle) suçlular asla kurtuluşa ermezler. ﴾17﴿فَمَنْ اَظْلَمُ مِمَّنِ افْتَرٰى عَلَى اللّٰهِ كَذِباً اَوْ كَذَّبَ بِاٰيَاتِه۪ۜ اِنَّهُ لَا يُفْلِحُ الْمُجْرِمُونَ ﴿١٧﴾
KAYNAK: KUR'AN-I KERİM/Tevbe Sûresi/Sayfa:196/Cüz 10/61. Ayet: Yine onlardan peygamberi inciten ve "O (her söyleneni dinleyen) bir kulaktır" diyen kimseler de vardır. De ki: "O sizin için bir hayır kulağıdır ki Allah'a inanır, mü'minlere inanır (güvenir). İçinizden inanan kimseler için bir rahmettir. Allah'ın Resûlünü incitenler için ise elem dolu bir azap vardır." ﴾61﴿وَمِنْهُمُ الَّذ۪ينَ يُؤْذُونَ النَّبِيَّ وَيَقُولُونَ هُوَ اُذُنٌۜ قُلْ اُذُنُ خَيْرٍ لَكُمْ يُؤْمِنُ بِاللّٰهِ وَيُؤْمِنُ لِلْمُؤْمِن۪ينَ وَرَحْمَةٌ لِلَّذ۪ينَ اٰمَنُوا مِنْكُمْۜ وَالَّذ۪ينَ يُؤْذُونَ رَسُولَ اللّٰهِ لَهُمْ عَذَابٌ اَل۪يمٌ ﴿٦١﴾
(KERBELA'DA, HZ. MUHAMMED'İN (SAV) CİĞERPARELERİNİ KATLEDENLER VE AYETLERİ GÖRMEZDEN GELENLER CEHENNEMLİKTİR)
Sizin yorumunuz?