düş(üş)ler
neredeydik?
neredeydi dost bildiklerimiz... ... hepimiz kendi tufanımızın Nuh’u, kendi dağımızın Ferhat’ı... ... kendi kalemimizin mürekkebiydik... yazdıkça,söyledikçe bittik... ... sular fışkırıyordu oluk oluk aynalara her bakışımızda, biz,kimsesiz ıslak bir masalda, sele kapılan duygularımızı yakalamaya, boğulan düşlerimizi ayıltmaya, ve yer yer beliren gözlerden yana bakamamaya azim ve kararlılıkla ilerleyeme çalışıyorduk... unutmaya çalışıyorduk dudaklarımızı yakan isimleri... ... hudut bekçileri kadar cesaretli,gururlu, ama yağmur damlası kadar yumuşaktı sözlerimiz... bir konuşsak dağlar oluk oluk su götürürdü rüyalarımızın köyüne... ve biz dağın Ferhat’ı olmaktan çok, Ferhat’ın dağ delen Şirin’iydik... ... bir sözümüz,gözün su rezervlerini tüketirdi... biz tükenirdik,yaş tükenirdi... ... hatırlamıyorum... kimdik? neydik? neredeydik?... |